Obez olma olasılığınız aklınıza geldiğinde, genetik faktörlerin ne kadar güçlü bir etken olduğunu hiç merak eder misiniz? Bir an durup aile ağacınıza bakın. Olabildiğince geriye gidin, ailenizdeki obez olabilecek kişileri düşünün. Vücut Kitle Endeksiniz (kilonuzun boyunuza oranı) 30 veya daha fazlaysa siz bir obezsiniz demektir. Vücut kitle endeksi (VKİ) şu iki istisna dışında vücut yağlarıyla ilişkilidir: 1) Vücut yağları fazla kaslı bir atlet ve 2) Kasların kaybolması nedeniyle yaşlı insanlarda vücut yağlarının çoğalması.

Birçok kişi kendi ailesinde açık obezite numuneleri gözlemleyebilir. Peki, bu durum obezitenin genetik bir kader olduğunu mu gösterir? Bu soruya vereceğiniz cevap sandığınızdan daha fazla yardımcı olabilir. Gerçekten de bir obezite geni mevcuttur. Bu gen, bilhassa yağ başta olmak üzere artan yiyecek tüketimi ile bağlantılı FTO genidir. Görünen o ki yağın doymuşluğu ile bir alakası da yok. Bu obezite geninden çift kopya taşıyorsanız (ebeveynlerinizin her ikisinden birden almışsanız), obez olma riskiniz 2.5 kat daha fazladır. Nüfusun genelinin çift taraflı obezite geni taşıma oranı yüzde 17, tek taraflı gen taşıma oranı ise, yüzde 40’tır. Ancak, kesinlikle umutsuzluğa kapılmamalısız. Çünkü sadece aşırı yağlı yiyecekler tüketip uygun ortamlar sağlarsanız bu gen aktif hale gelecektir. Aşırı yağlı gıda tüketmek, vücudunuza ve hayatınıza zarar vermek için obezite genine mükemmel bir fırsat sağlayacaktır.

Yeni bir araştırma, düşük yağ diyetinin obezite genini kontrol altında tutabileceğini gösteriyor. Fiziksel aktivite de obezitenin önüne geçer. Burada oyunu bozan, aslında sizin genetik mirasınız değil, yediğiniz şeylerdir. Araştırmacılar çift taraflı obezite geni taşıyan kişilerin yeme alışkanlıklarıyla ilgili kapsamlı veriler topladılar. Sadece yüksek yağ diyetindeki kadınların ve erkeklerin obez olması beklendi. Diyetlerdeki gerçek yağ oranı yüzde 42 idi. Bu orandan daha az yağ tüketenlerde obezite daha az yaygındır. İdeal beslenme için yüzde 30 ila 40 arasında yağ tüketilmesi tavsiye ediliyor.

Bu geni ister taşıyın ister taşımayın, aşırı yağ tüketenlerden şekerkoliklere kadar herkesin ne yediğine dikkat etmesi gerekir. Bu tıbbi çalışma bize çok önemli, pozitif dersler sunuyor. Kendi genlerinizin mahkumu olmak zorunda değilsiniz. Sağlıklı yeme alışkanlığı ve aktivitelerden oluşan bir yaşam tarzı benimseyin ve zararlı geni kenarda tutun. Biraz vakit ayırıp yaşadığınız ve çalıştığınız yerle ilgili bir çalışma yapın. Şimdi yiyeceklerinizi muhafaza ettiğiniz buzdolabı ve raflarınızı temizlemekten, yürüme veya koşu ayakkabılarınızı çıkış kapısının yakınında tutmaya kadar, sağlıklı yaşam tarzına katkıda bulunacak ve sizi zararlardan korunma konusunda dikkatli olmaya sevk edecek her şeyin yerini tespit etmek ve etrafı temizlemek için ne yapabilirsiniz? Abur cubur yiyecekleri evinizden uzaklaştırın. Marketlerde hamur reyonu koridorları yerine sebze meyve bölümünü dolaşın. Bu konuda sizinle aynı fikirde olan kişilerle vakit geçirin. Bütün bunları yapmak, sizi dikkatli olmaya sevk edecek ve sağlıklı bir yaşam tarzını garanti edecektir.

İLGİLİ MAKALE

Lösemi genetik midir?

Doç. Dr. Semih ÖZKAN

Hemoroid (basur) rahatsızlığı, erken boşalmaya yol açar mı ya da erken boşalmayı tetikler mi? Teşekkür eder, saygılarımı sunarım.... devamı