Düşüğün Önlenebilir Ve Önlenemez Nedenleri Nelerdir?
Düşüklere neden olan faktörlerin yüzde 50-60ı bebekle ilgili kromozom bozukluklarıdır.
Düşüklere neden olan faktörlerin yüzde 50-60ı bebekle ilgili kromozom bozukluklarıdır.
Gebeliğin 20. gebelik haftasından önce sonlanmasında, yani düşük olayında bilinen en önemli risk faktörü anne ve babanın yaşıdır.
Düşük, gebeliğin 20. haftasından önce gebeliğin sonlanmasıdır. Gebeliğin sonlanması kişinin kendi isteğiyle olursa, buna yasal olarak gebeliğin tahliyesi denmektedir.
Kadının 10 ila 15 günlük adet gecikmesinden sonra gebelik testi pozitif çıkmışsa ve hamileliği ultrasonda görülmüşse, bu aşamadan sonraki hamilelik kaybına düşük adı verilir. Bu iki ve daha fazla sayıda gerçekleşmişse buna tekrarlayan düşükler denir.
Kürtaj yapılması sırasında rahim iki şekilde zarar görebilir. Birincisi; özellikle hamileliğin görece ileri dönemlerinde yapılan kürtajlarda rahim ağzının genişletilmesi gerekir.
Halk arasında düşük iğnesi olarak bilinen şey aslında söktürücü iğnedir.
Hamilelik ürünü sağlıklı kromozomlara sahipse ve rahim içine olması gerektiği gibi yerleşmişse, çok aşırıya kaçmamak kaydıyla fiziksel aktiviteler düşüğe neden olmazlar.
Yaş grupları açısından ele alındığında, özellikle 35 yaş üstü kadınların düşük riski en yüksek grubu oluşturduğu görülür. Çünkü yumurta hücreleri yaklaşık 14 yaşında olgulaşarak kadını üreme çağına hazır hale getirirler.
Hamilelik planlayanlara test yaptırıldığında yüzde 40 ila 50ye yaklaşan oranlarda Beta HCG testinin pozitif çıkmasına karşın, bunların önemli bir kısmı adet gecikmesi aşamasına ulaşmadan yok olur.
Hamileliğin son 3 aylık döneminin sonunda, yani 40 haftanın sonunda meydana gelen kanamayı doğum kanaması olarak görmek gerekir.