Yaşlanma Klişesi

Yaşlanma Klişesi

60’tan sonraki hayat hakkında yazılmış olan kitapların çoğu, erişkin dönemin değer verilen özelliklerine ‘nasıl tutunacağınız’ vurgusunu yapmaktadır. Yaşlanmak bir düşüş, bir dizi kayıp olarak görülmekte ve nihai kayıp olan hayatın kendisine kadar uzanmaktadır. Günümüz literatüründe, 50 yaşından sonraki hayat için bu bakış açısı ortaya konmaktadır. Bu bir yaşlanma klişesidir ve hatalıdır.

Günümüz psikolojisi ve hatta jerontoloji erişkin dönemi insan gelişiminin zirvesi olarak görmeyi tercih etmektedir (Çoğu psikologların ve jerontolojistlerin erişkin çağlarında olduklarını düşünürsek bu hiç de şaşırtıcı değil).

Anlamak İçin

Yaşlanma Klişesini Anlamak İçin Gereken Arka Plan

Çocukların ‘küçük yetişkinler’ olarak görüldüğü bir zaman vardı. Fakat Jean Piaget ‘çocukların geliştiğini’, çocukluk döneminin insan hayatında özel bir dönem olduğunu, sadece ‘küçük yetişkin’ olmadığını ve çocukların bilimsel araştırma gerektiren önemli bir konu olduğunu öne sürdüğünde,  çocuk psikolojisi doğmuştu.

Herhangi bir üniversite kataloğunu elinize alın, çocukluk dönemi ve birçok ‘evreleri’ hakkında dersler bulabilirsiniz. Bu derslerin temelinde, çocukluk ve erişkin döneminin insan gelişimindeki farklı evreler olduğu ve insanoğlu için erişkin döneme geçişin nihai hedef olduğu vurgulanmaktadır.

Çocukluk dönemi erişkin döneme varmak için gereken uzun bir hazırlık dönemidir ve çocuğa ‘iyi bir çocukluk deneyimi’ sunarak üretici ve mutlu bir yetişkin haline gelmesi sağlanır. Ve eğer çocuk üretken ya da mutlu bir yetişkin olamamışsa bunun ‘sebebi’ olarak genelde çocukluk dönemindeki negatif deneyimler gösterilir.

Hedef yetişkin olmaktır. Erişkin dönem hayatın en önemli evresi olarak görünür. Yetişkinler ekonominin sürdürülmesini, çocukların doğumunu ve büyütülmesini üstlenirler. Kanunlar yaratır, ülkeler yönetir ve genelde ‘toplumun yapan ve edenleri’ olarak tanımlanırlar. Yetişkin psikolojisinde, çocukluk psikolojisinde görülen ve insan gelişiminde bu dönemin bir sonraki, hatta daha da önemli bir dönem için - ihtiyarlık dönemi - bir hazırlık olduğu bahsedilmez.

Erişkin dönemden sonraki dönemi hayatın ‘en parlak başarısı’ olarak görmek yerine önümüze yaşlanma klişesi – erişkin dönemden sonra hayatımızın düşüşte olduğu evre olarak - koyuluverir.

İnsan gelişiminde erişkin dönemi takip eden evre ‘yaşlanmak’ olarak adlandırılır – sanki 17 yaşından 29 yaşına gelirken yaşlanılmıyor gibi. Yaşlanma klişesi gelişimimizin son dönemini erişkin dönemin uzun ve yavaş bir düşüşü olarak tanımlar – erişkin döneme ait güçlerin ve saygınlığın kaybedildiği kederli bir dönem.

Yaşlanma klişesine inanan kişilerin temel inançları böyledir. Bu görüşe sahip kişiler bir insanın erişkin özelliklerini ve becerilerini nasıl ‘tutabileceğini’ anlamak için bir ton enerji harcarlar. Aynı zamanda, ihtiyarların erişkin güçlere ve saygınlığa sahip olduklarını inkar ederler – hala bir çoğuna sahip olsalar bile.

Yaşlanma klişesi en iyi yönünden bakıldığında 60 yaşından sonraki insan gelişimine olan hatalı bir bakış açısıdır. En kötü yönünden ise hayatlarının son çeyreğinde olanlar için alçaltıcı ve onur kırıcıdır.

Alternatif Bakış

Alternatif Bakış

Yaşlanma klişesine bir alternatif vardır – ‘gerçeğe uyan’ bir bakış. Bu bakış insan gelişiminde 3 ana evre olduğundan yola çıkar: çocukluk dönemi, erişkin dönem ve ihtiyarlık dönemi. Ve insanoğlunun hedefi bu evrelerden kademeli bir şekilde büyüyerek geçmektir. Neden? Böylelikle hayatın sonunda, tam ve dolu dolu bir insan hayatı yaşadığı için gitmeye hazır olduğundan. Bir çocuk, bir erişkin ve bir ihtiyar oldun.

Evet, insan gelişiminde bir üçüncü evre vardır, İhtiyarlık ve bu ismi kullanmak yaşlılık klişesinin negatifliliğini ortadan kaldırır (Ve bu aynı zamanda erişkin dönemin en yüce dönem olduğu varsayımını da ortadan kaldırmış olur).

Fakat hala ihtiyarlığı işleyen bir dersi herhangi bir üniversitede görmek mümkün değil.Evet, jerontoloji ve yaşlanmak hakkında dersler var. Ve bunların birçoğu ‘kaçınılmaz düşüş’ ve ‘bu insanlara nasıl yardım edebiliriz’ konularına odaklanmış durumda.

Yaşlandıkça tabi ki kayıplar söz konusu. Çocukluktan yetişkinliğe geçerken kayıpların olduğu gibi, yetişkinlikten ihtiyarlığa geçerken de kayıplar olur. Fakat günümüzde ne yazık ki SADECE erişkin güçlerin ve görevlerin kaybı asıl kayıplar olarak nitelendirilmekte. Kimse çocukların erişkin döneme geçerken kaybettiklerinden bahsetmiyor – sadece ihtiyarlığa geçen erişkinlerin kayıplarından bahsediliyor.

Erişkin dönemin en üstün dönem olduğu kanısı belki de akademik araştırmaları yapan kişilerin erişkin dönemleri içinde bulunmalarından ve ihtiyarlık dönemlerini daha henüz yaşamamış olmalarından kaynaklanıyor. Kendi ihtiyarlık dönemlerine dair tecrübeye dayanan bilgiye sahip değiller ve her şeyi kendi içinde yaşadıkları erişkin dönemin önemini merkez alan varsayımlara dayandırıyorlar.   

Yetişkinler, ihtiyarların sahip oldukları zevkleri kendi deneyimlerinden tanımadıklarından ve kendi yaşlanma klişelerinden dolayı, ihtiyarlara onların özel zevkleri hakkında ne sorabileceklerini bilmiyorlar. İşin doğrusu, çoğu yetişkin kendi içinde bulundukları insan gelişimi evresi dışında ‘daha henüz yaşanmamış zevkler’ diye bir şey olduğuna inanmıyor.

Bu insanların kendi erişkin dönemlerine dair olan önyargıyı anlamak için, erişkin döneme ait bildiğimiz birçok şeyin çocuklar tarafından yazıldığını bir düşünün. Çocuklar sadece çocukluk dönemini tecrübe ettiklerinden ve erişkin olarak herhangi bir deneyime sahip olmadıklarından, onlar da bir kişinin yetişkin olunca neleri kaybedeceği üstüne odaklanırlardı.   

Çocuklara bir yetişkin olmanın nasıl bir şey olduğunu sorduğunuzda size güç ve saygınlıkla ilgili birkaç şey dedikten sonra yetişkin olununca kaybedilen şeylerden bahsetmeye başladıklarını görürsünüz. Yaşlarına bağlı olarak çocuklar erişkin dönem hakkında şunları söylemekteler:

  •  Bütün gün oyun oynayamazsın
  • Sürekli işe gitmen gerek
  • Para hakkında düşünmen ve sıkıntı yapman gerek
  • Kimse seni yatağına yatırmıyor…ya da hastalandığında seninle ilgilenmiyor
  • Ufaklar liginde oynayamazsın
  • Bir sürü SORUMLULUKLARIN var
  • Liste bu şekilde devam ediyor…

Dikkat edin, çocuklar yetişkinlerin güce sahip olduklarını biliyorlar fakat işin gerçek yüzü ortaya çıkınca bir yetişkin olduklarında neleri kaybedeceklerini fark etmeden geçemiyorlar. Çocuklar için erişkin dönem kayıpları ifade ediyor. Neden? Çünkü çocuklar erişkin dönemin özel zevklerini tecrübe etmediklerinden anlamıyorlar: yapılan iyi bir işin verdiği haz ya da romantik aşk ya da seks ya da …

Çocuklar bilmedikleri bir şeyi değerlendiremiyorlar. Eğer çocuklar erişkin dönem hakkındaki kitapları yazacak olsalardı, çocukluk dönemine ait zevkleri ve deneyimleri nasıl kaybetmemek gerektiğine dair tavsiyelerle dolu olurdu. Aynen yetişkin insanların ihtiyarlık hakkında kitaplar YAZARAK erişkin döneme ait açılara ‘tutunmaları’ fakat İhtiyarlığın özel zevkleri ve görevleri hakkında HİÇBİR ANLAYIŞA sahip olmamaları gibi. Ve böylelikle de ‘kaçınılmaz düşüşten’ bahseden Yaşlanma Klişesine sahip oluyoruz.

 

Sonuç

Özet Olarak

Yetişkinler İhtiyarlığın zevklerini henüz tecrübe ETMEDİLER. Birkaç klişeyi geçtikten sonra, bir yetişkin olarak kaybedecekleri şeyler üstüne odaklanmaya başlıyorlar. Yetişkinler, ne oldukları hakkında hiçbir fikirleri olmadıklarından ihtiyarlığın pozitif yönlerini algılayamıyorlar ve aynı çocukların bir yetişkin olunduğunda ne tür özel zevklerin olduğunu hayal edememeleri gibi, ihtiyarlık döneminin de özel zevkleri olduğunu hayal edemiyorlar. Bu zevklerin ne olduğunu sormak akıllarına bile gelmiyor ve sorsalar bile birçok yetişkin aldıkları cevabı takdir edebilecek psikolojik kontekste sahip olmuyorlar.

 

Dyt. MELTEM ŞENİZ TOKSOY

35 Yaşındayım ben her bayan gibi sağlıklı yaşlanmak için Co-enzyme Q10 içe bilirmiyim hariçten aldığım antideprasan ilacım var zarar olurmu... devamı