Yeme sıkıntısının daha geniş çerçevesini anlamak

Tıkanırcasına yeme ve diğer yeme bozukluklarının sebeplerini anlamak için içinde bulunduğumuz toplumun, kültürün ve çevrenin daha geniş etkilerini göz önünde bulundurmalıyız.

Bu, özellikle rahatsızlığı olan insanların vücut şekilleri ve kimlikleriyle ilgili kendi inanç ve tutumlarının sonuçta toplumun değerlerince şekillendirildiğini fark etmelerine yardım etmede önemlidir.

  • Sosyal ve kültürel baskılar: Batı toplumunda ideal kadın imgesi genç ve incedir ayrıca genellikle doğal olamayacak şekilde zayıftır.

Söz konusu imge sürekli olarak medya, reklamlar ve moda endüstrisince desteklenir. Öyle ki bir kadının mutlu, tatminli, başarılı veya bir başka şekilde kabul edilebilir olması için ince olması gerektiğini öne süren, sürekli karşımıza çıkan imge bombardımanından kaçınmak neredeyse imkansızdır.

Böylesi etkiler yeme bozukluklarının sebeplerine büyük oranda katkıda bulunur.

Kadınların üzerinde, vücut şekillerini “ideale” uyduracak şekilde değiştirmeleri için inanılmaz bir baskı bulunuyor. Erkekler üzerinde de benzer baskılar var ancak kesinlikle aynı derecede değil. İdeallere ulaşmak için kadınlar, diyet üstüne diyet denerken bir yandan kozmetik ürünler, cerrahi operasyonlar ve diğer yöntemlere de başvuruyorlar; oysa erkekler, geleneksel olarak kendileri için ileri sürülen daha “maço” görüntüyü elde etmek için yalnızca spora yönelirler.

  • Obeziteye yol açan kültür: Günümüzün kültür anlayışı, tıkanırcasına yemenin sebeplerine bir başka şekilde katkıda bulunur. Çünkü sürekli ince olma baskısına ve zorluğuna rağmen tam tersi olmak çok kolaydır!

Evrimimizdeki herhangi bir zamanda olmadığı kadar yiyeceklerin kolayca ulaşılabildiği bir dünyada yaşıyoruz -yiyecekler her yerde; buzdolabımızda ve derin dondurucuda, süpermarketlerde ve bakkallarda, köşedeki dükkanda, ayak üstü yemek yerlerinde, kafelerde ve restoranlarda ve şimdi hatta internette. Üstelik tükettiğimiz yiyeceklerin çoğunun  ‘enerjisi yoğun’ yani yağ ve şeker oranı ve tuz seviyesi gibi sağlıksız içerikleri yüksek.

Yiyeceklerin afişlerle ve ilanlarla panolarda dergilerde ve televizyonda reklamı yapılıyor. Hazır yemek markaları sık sık zengin olmayan ailelerin direnemeyeceği özel fırsatların reklamlarını yapıyor. Ve tüm bunlar yaşam tarzımız gittikçe daha fazla hareketsizleşirken gerçekleşiyor.İşlerimizi (eğer bir işimiz olacak kadar şanslıysak) çoğunlukla bir bilgisayar ekranının önünde oturarak yapıyoruz, boş zamanımızı da benzer bir şekilde ya televizyon izleyerek ya playstation oynayarak ya da internette sörf yaparak geçiriyoruz; üstelik marketlere arabayla gidiyoruz; elektrikli süpürgelerimiz ve çamaşır makinelerimiz işlerimizi daha da kolaylaştırıyor… Liste böyle uzayıp gidiyor.

 

Bu yüzden -kalorili yiyeceklerin fazla ve fiziksel aktivite seviyesinin düşük olduğu bir ortamda ve sürekli doğal olmayan bir şekilde ince kalma baskısı altında- tıkanırcasına yeme ve diğer yeme bozukluklarının artışta olması şaşırtıcı değil. (Bunlara bir de neyin sağlıklı neyin sağlıksız olduğuna, nasıl kilo verileceğine, bu moda diyetten şu moda diyete, bu inceltici haptan şu kozmetik ameliyata kadar aldığımız kafa karıştırıcı mesajları da ekleyelim).

  • Ailenin etkileri/Öğrenilen davranış: 1990’ların başlarında aile yaşamının tıkanırcasına yeme ve diğer yeme bozukluklarına yakalanma üzerindeki etkisini görmek için bir araştırma yapılmış. Sonuçlar, yeme bozukluğu gibi sağlık problemlerinin, çocuklarına sürekli ince olmaları için gereksiz baskı yapan ya da çocuğun görüntüsüyle ilgili sürekli yorumlarda bulunan ebeveynlerin çocuklarında görülme sıklığının yüksek olduğunu gösterdi.
  • Sosyal Kopukluk ve Yalnızlık: Yeme bozukluğu, düşük özgüven ve depresyonla ilişkilendirilebilir. Ama bunun yanında kişi zorluklar yaşıyorsa ve sosyal olarak bir şekilde yalnızsa uygun yardım ve destek kaynaklarına erişmesi de daha az mümkün olabilir.
  • Olaylar ve Koşullar: Etrafımızdaki yaşanan olayların ve içinde bulunduğumuz koşulların çok büyük etkisi olabilir.

Tüm bunlar bizi psikolojik olarak etkileyebilir hele ki bir de eğilimimiz varsa, aşırı yeme veya diğer yeme bozukluklarının ortaya çıkmasına katkıda bulunan faktörler haline gelebilirler. Kişileri etkileyebilecek olaylar arasında fiziksel şiddet, ebeveynlerden ayrı olmak veya boşanma, aile içi şiddet, kronik hastalık veya bir yakının ölümü olabilir.

  • İlişki Zorulukları: Yeme sorunları olan hastalardan bazıları, ilişkilerinde yaşadıkları zorluklarının tıkanırcasına yemeye teşvik ettiğini söylüyor. Örneğin aşırı derecede kontrolcü, tüm yemeği pişirmekte ısrar eden ve sürekli kilo yapacak şeyler pişiren -kızartmalar, büyük öğünler ve akşamları bir sürü abur cubur- partnerleri olan hastalar var. Ya da sık sık kendisine hakaret dolu sözlerle bağıran, kendisini küçük düşüren ve ona kabadayılık taslayan erkek arkadaşının psikolojik istismarına maruz kalmasına rağmen  ‘müşterek bağımlı’ ilişki denilebilecek bir durumun yansıması olarak erkek arkadaşını terk edemeyeceğini hissedenler de var. Diyelim ki arkadaşı ara sıra hafta sonlarını eski kız arkadaşı ile geçirmek üzere evden ayrıldığında, bu insanlar aşırı yemekten acı çekecek kadar tıkanırcasına yeme nöbetlerine girerler. Tek istedikleri erkek arkadaşlarının eve geri dönmesidir. Gördükleri tacizi, kendi başlarına hissettikleri yalnızlığa tercih ederler.

 

Op. Dr. Sinan GÖKER

Hocam merhaba aşağı yukarı 2 yıldır sizi takip ediyorum sizi son umudum olarak görüyorum görme bozukluğum ve aşırı kalın mercekli gözlüklerim yüzünde... devamı