Psikolog İdil Saliha Küntüz

Bazen tanımadığı birini görünce annesinin bacağının arkasına saklanan, lokantada sipariş vermeye ya da kalabalık ortamlara girmeye çekinen, arkadaş edinemeyen çocuklar görürüz. Öğretmenin sorduğu sorunun cevabını bilse bile parmak kaldırmaktan kaçınır bu çocuklar. Her ne kadar oldukça uslu görünseler de bu kaygı, onların yaşam kalitesini bozduğu gibi depresyonu da çağırabilmektedir.

Bu aşırıçekingenlik halleri doğuştan gelebildiği gibi çevresel faktörlerden de etkilenmektedir. Ebeveynin kaygılı ve panik yapısı dolayısıyla, etraftan her an bir tehlike ile karşılaşacağını düşünebilir çocuk. Ya da yaşanan bir hastalık, konuşma bozukluğu, vücuttaki şeklen bozukluk,  rencide edilme, taciz edilme de yine çocuğun izole olmasında, toplum önünde ciddi kaygı yaşamasında etkili olabilmektedir.

Bununla beraber olumsuz ve gerçekçi olmayan şekilde, herkesin ona bakacağını, rezil olacağını, azarlanacağını, konuşamayacağını, dayanamayacağını ya da ne yapacaksa hatasız yapması gerektiğini de düşünerek durumun daha da zor hale gelmesine, farkında olmadan fırsat verebilmektedir.

Eğer çocuğunuzda bu özellikler varsa neler yapabilirsiniz?

Öncelikle çocuğun çekingenliğinin nedenlerini fark etmek gerekir ve bunların yerine daha işlevsel düşünce ve davranışların geliştirilmesi sağlanabilir. Bu tür sorunlarda en iyi çözüm hem aile hem de çocukla çalışmaktan geçer.

·      Onu hiç bir şey için zorlamayın ya da çocuğunuza pısırık,çekingen ya da utangaç olduğunu söyleyerek, etiketlemeyin.

·      Çekingenliği sürerse kızmayın ya da çok fazla üzerinde durmayın. Ortama alışması için zaman verin.

·      Yeni ya da bilmediği bir ortama girmeden önce çocuğunuzu hazırlayın. Sakin bir ses tonu ile nereye gidileceğini ve orada kimlerin olacağını önceden açıklayın. Hatta beraber zihninizde canlandırın.

·      Anne babanın ya da çocukla yakından ilgilenen kişilerin kaygılı, çekingen davranışları, çocuğun huzursuzluğunu arttıracaktır. Sizlerin yabancılarla rahat iletişime geçmeniz, çocuğunuzun adına performans kaygısı yaşamamanız onun için iyi bir model olacak ve onu rahatlatacaktır.

·      Çocuğunuzun güvenli ortamlarda sürekli yeni deneyimler edinmesini sağlayın ve aşama aşama daha kalabalık ortamlara girin. Örneğin eve çocuk misafirler çağırın. Ya da çocukların aileleri ile beraber katılabileceği sanat atölyelerine gidin. Ne kadar sosyal ortama maruz kalırsa zihnindeki felaket senaryoları o kadar azalacaktır.

·      Çocuğunuzu cesaretlendirin. Ancak bunu yaparken "Sen yaparsın, sana güveniyorum!" gibi söyleyerek kendisine olması gerektiğinden fazla sorumluluk yüklemeyin. Bu durum onu daha da kaygılandırabilir. Kendisinin nereye gitmek istediğini sorun.

·      Çocuğunuzu aşırı korursanız, sorumluluk almasını engellersiniz. Korkularından kaçmasına böylece sosyal kaygısının daha da büyümesine yardımcı olursunuz.

·      Unutmayın ki beş parmağınızın beşi bile bir değil. Dolayısıyla her çocuk da aynı değildir. Çocuğunuzdaki olumlu özellikleri fark edin ve bunları onunla paylaşın.

           

Peki, böyle bir çocukluk geçirdiyseniz ve halen kaygı yaşamaya devam ediyorsanız ne yapabilirsiniz? O da başka bir yazıya...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Uzm. Dr. Ahmet KOYUNCU

merhaba doktor bey sosyal fobi ile ilgili bir yazınızı okudum ben 32 yaşındayım ve bekar bir erkeğim bendede sosyal fobi var yazınızda anti deprasanla... devamı