Nedir

Koroner arterler kalpten çıkan ve miyokard adlı kalp kasını besleyen atardamarlardır. Bu damarlarda damar sertliği olarak da bilinen ‘ateroskleroz’ sonucu daralmalar oluşabilir. Koroner arterde plak adı verilen bu daralmalar farklı sayıda ve derecede ortaya çıkabilir. Bu yüzden koroner arter hastalığı değişik klinik tablolarla kendini gösterebilir. Koroner arter hastalığının semptomları erkeklerde 40’lı yaşlardan itibaren ortaya çıkarken, kadınlarda ise erkeklere göre 10 yıl gecikmeli olarak ve de özellikle menopozdan 5- 6 sene sonra görülmektedir. Daralmış veya tıkanmış damarların tedavisinde ilaç, balon ya da stent takılması ile by-pass ameliyatları söz konusu olur.

Kalbin ihtiyacı olan kanı ‘koroner arter‘ denilen atardamarlar getirir. Kalp, tüm vücudun kan ihtiyacını karşılarken kendisini de beslemesi gerekir. Kalbin etrafında bulunan ve onu besleyen damarlarda ortaya çıkan daralmalar nedeniyle oluşan koroner arter hastalığı; göğüs ağrısı veya direkt olarak kalp kriziyle kendini belli eder. Dinlenme sırasında, sol göğüsten başlayarak boyuna ve çeneye yayılan ağrılar da görülebilir.

Riskleri

Birinci derecede yakınlarda koroner hastalığın bulunması, hipertansiyon, diyabet, kolesterol ve sigara kullanımı gibi etkenler damar sertliği bakımından risk oluşturur.

Risk faktörlerinin yoğunluğuna bağlı olarak damarlarda plak oluşumu erken yaşlarda başlayabilir, fakat hastalığa ait belirtiler ilerleyen yıllarda görülür. Koroner arter hastalığı erkeklerde genellikle 45 yaşından sonra belirti verirken, kadınlarda ise daha çok menopozdan sonra kendini gösterir. Kadınlarda yaşın ilerlemesiyle azalan östrojen seviyesi nedeniyle kalp hastalıkları ve inmeye karşı olan dirençte azalma meydana gelir. Diyabet hastalığı da kadınlardaki koroner arter hastalığı riskini 3 kat artırmasına sebep olur.

Damar sertliği kalp damarlarında oluştuğunda miyokart enfarktüsü denilen kalp krizlerine, beyin damarlarını tuttuğunda ise inmeye neden olabilir. Kalp krizi, koroner damarların aniden bir plağın yırtılması veya damar içerisinde pıhtılaşması nedeniyle tam tıkanması sonucu meydana gelir.

Belirtileri

Göğüs ağrısı koroner arter hastalığının en önemli belirtisidir. Ağrı genellikle, yokuş ya da merdiven çıkarken başlar. Dinlenince ya da nitrogliserin gibi dilaltı ilaçları kullanınca birkaç dakika içerisinde geçer. Ağrı çoğunlukla göğüs kafesinin ortasında başlar. Genellikle sol kola olmak üzere her iki kola ve çeneye yayılabilir. Ağrı bazen yanma şeklinde de kendini hissettirebilir. Kadınlarda erkeklerden farklı olarak nefes darlığı, terleme, bulantı, yorgunluk, hazımsızlık ve bayılma gibi durumlar görülebilir.

Kalp, koroner damarın %60’a kadar olan darlığını tolere edebilir ve herhangi bir ağrıya yol açmaz. Fakat darlık %60’ı geçtiğinde, hareket ettikçe kalp kasının oksijen gereksinimi artacağı için göğüs duvarına yansıyan ağrılar kendini hissettirmeye başlar.

Teşhisi

Koroner arter hastalığının teşhisinde egzersiz testlerinden faydalanılır. Egzersiz sırasında göğüs ağrısı ve EKG değişikliklerinin saptanması teşhis konulmasına yardımcı olur. Miyokard perfüzyon sintigrafisi yönteminde ise enjekte edilen radyoaktif maddenin kalp kasında tutulması görüntülenir. Bu yolla egzersizle ortaya çıkan kalp kası kanlanma bozukluğu tespit edilir. Koroner anjiyo uygulamasıyla kateter denilen ince, içi delik tüp aracılığıyla kasıktan ya da koldan kalp damarlarına ulaşılarak gerçek anatomik yapısı ve tıkanıklık/darlık olup olmadığı tespit edilir.

Tedavisi

Hasta için hangi tedavi yönteminin uygun olduğunu belirleyecek standardize edilmiş kurallar yoktur. Hastanın yaşı, koroner hastalığa yol açan darlıkların yeri, yaygınlığı ve yapısal durumu ile hastanın klinik durumu, başka bir hastalığının olup olmadığı gibi faktörler göz önünde bulundurularak en uygun yöntemin seçilmesi gerekir.

Yakınmaları olmayan hastalarda ilaç tedavisi ön plandadır. Şikâyeti olanlarda ise damar tıkanıklığının durumuna ve tıkalı damar sayısına göre ameliyat veya stent yöntemlerinden biri seçilir. Bazen hastanın şikâyeti olmasa bile ameliyat söz konusu olabilir. Bu konuda doktorlar arasında da görüş ayrılıkları bulunabilir.

İlaç Tedavisi

Koroner arterlerin genişletilerek veya kalbin oksijen ihtiyacının azaltılarak anjina pektoris ataklarının önlenmesine yönelik ilaçlar kullanılır. Ayrıca kan sulandırıcı ve pıhtı oluşumunu engelleyen ilaçlar enfarktüs geçirme riskinde azalma sağlar. Göğüs ağrısına yol açabilecek efordan 5 dakika önce alınan dilaltı ilaçlar angina pektoris oluşumunu engelleyebilir veya mevcut bir angina pektoris atağını sona erdirebilir.

Balon ve Stent

Balon ve stent yönteminde darlık olan damarın içerisinde kateter vasıtasıyla balon şişirilerek darlık genişletilir ve damarın büzülerek kapanmasını engelleyen stent yerleştirilir. Balon işlemi daha çok stentle beraber veya stent işlemini kolaylaştırmak amacıyla uygulanır. Stent işleminden sonra kan sulandırıcı ilaçlar verilir. Hastanın başka bir ameliyat durumu söz konusu olduğunda bu ilaçların kesilmesi sorun yaratacağı için, planlı ameliyatı olan hastalara stent yöntemi önerilmiyor.

Ameliyatı

Tıkanıklık yaygınsa, diyabet varsa, çoklu damar tutulumu ve ana damar tutulumu söz konusu ise koroner bypass ameliyatı tercih ediliyor.

Cerrahi tedavide tıkalı damarın beslediği bölgeye oksijenlendirilmiş kanı göndererek kalp kasının canlılığını koruması amaçlanır. Daralmış veya tıkanmış damarın önüne yeni bir damarla kan getirme işlemi olan by-pass ameliyatları, kalp durdurularak veya çalışırken yapılır. Ameliyatla vücudun başka bir bölgesinden alınan damarlar yeteri kadar kan almayan koroner arterlere kan akımını sağlamak için kullanılır.

Kadınların damarları, erkeklere nazaran daha incedir. By-pass ameliyatının riski, koroner damarın çapıyla doğrudan bağlantılıdır. Damar çapının daha küçük olması nedeniyle stent ve koroner by-pass ameliyatının riski kadınlarda daha yüksektir.

EECP Yöntemi

Enhanced External Counter Pulsation (EECP) Yöntemi

Koroner arter hastalıklarında ve kalp yetmezliği tedavisinde kullanılan EECP yöntemiyle kılcal damarlar güçlendirilerek kalp kasının daha iyi beslenmesi sağlanır. Tamamen ayaktan tedavi esasına dayanan yöntem günde birer saatten toplam 35 seans uygulanmaktadır. Bu yöntem bypass ya da balon tedavisi uygulanmış, fakat yeniden damar tıkanması gelişmiş kişilerde, tüm ilaçlarını aldığı halde ya da girişimsel tedavilere rağmen göğüs ağrısı veya nefes darlığı süren hastalarda kullanılıyor. Ancak, yüksek tansiyonu olan, ayak damarlarında damar tıkanıklığı bulunanlar ve son dönem kalp yetmezliği olan hastalara uygulanmıyor.

Uygulaması

Hastanın bacaklarına ve kalçasına içine hızla yüksek havanın girip çıktığı özel plastik torbalar sarılır. Elektrokardiyogram ve EECP cihazının bilgisayarı yardımıyla bu torbaların, kalp çalışmasının uygun devrelerinde basınçlı hava ile dolması ve boşalması ayarlanır. Kol ve bacaklarına sarılan manşonlar, kalp atımı ile senkronize olacak 200 milimetre civa basıncına kadar şişer ve iner. Kalbin kasılma anında, kan kolay bir şekilde ilerlesin diye torbalar boşalır, kalbin gevşeme anında ise şişer. Bu şekilde, manşonların şişmesiyle kan kalbe hızla gönderilir.

Diğer

Diğer Kullanım Alanları

EECP yöntemi organların kan dolaşımını artırdığı için çeşitli organların, kanlanma azalmasına bağlı sorunların tedavisinde kullanılabilmektedir. Özellikle beyin, göz, kulak ve böbrekte kanlanma azalmasından kaynaklanan rahatsızlıklarda ve ileri yaşlarda erkeklerde görülen ereksiyon sorununa bağlı iktidarsızlık durumlarında da uygulanabilen bir yöntemdir.

Doç. Dr. Sadettin KARACAGİL

sağ koroner damar tıkalı (anjio sonucu) aterektomi yöntemiyle açılabilirmi. istanbulda bu işlemi yapan sağlık kuruluşları varsa isimleri bilmek isteri... devamı