Kolorektal kanser hali hazırda en ölümcül kanserlerden biri olmaya devam ederken, araştırmanlar bu hastalığın karşısında sağlam adımlarla ilerliyor. Yeni ilaçlar hastalığı yayılmış veya yinelemiş insanların bile daha uzun yaşamasını sağlıyor. İtiraf etmek gerekir ki henüz bir tedavi veya ilerleme yok, ama hastanın hayatına birkaç ay eklenebiliyor.

Fakat ilerlemiş kolorektal kanseri olan insanlar ve – onların yakınları için – küçük ilerlemeler büyük bir fark yaratıyor. Uzmanlar tedavinin daha da iyi olmaya devam edeceği konusunda umutlular.

“Özellikle kolorektal kanser konusunda doktorların tutumunun artık değiştiğini düşünüyoruz,” diyor Houston’daki Texas Üniversitesi MD Andersen Kanser Merkezi’ndeki araştırmanlar. “Kötümser bir bakış açımız vardı. Fakat artık daha fazla sayıda ikincil(yayılma/yineleme ile oluşan) kanser hastasının tedaviye yanıt verdiğini görüyoruz. Ayrıca daha uzun bir süre iyi yanıt veriyorlar.”

New York’daki Memorial Sloan Kettering Kanser Merkezi’ndeki araştırmanlar, “Kolorektal kanseri tedavi etmek için elimizde her zamankinden daha fazla alet var,” diyorlar. “Şu anda yaptığımız şey bu aletleri nasıl daha etkili bir şekilde kullanacağımızı öğrenmek.”

Kolorektal kanser tedavisinde bir dönüm noktası

Onlarca yıldır kolorektal kanser ilaçları iki ilaçla sınırlıydı: fluorourasil ve lökovorin. Fakat 1996 yılında işler değişmeye başladı.

1996 yılında Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) tekrarlamış veya kalın bağırsak dışına sıçramış metastatik kolorektal kanseri olan insanların kullanması için irinotekan’ı onayladı. (Metastatik kanserin vücudun diğer kısımlarına sıçraması anlamına geliyor.)

FDA 2002 yılında oksaliplatin kullanımını onayladı.

Yeni ilaçlar hayatta kalma şansını belli bir noktaya kadar artırdı. Örneğin New England Journal of Medicine’de 2004 yılında yayınlanan bir araştırma standart kemoterapiye oksaliplatin’i dahil etmenin kanseri ilerlemiş olan hastalarda hayatta kalma oranını % 11 oranında artırdığını bulguladı.

Kolorektal Kanserin Hedefe Yönelik Tedavilerinde İlerlemeler

Bundan sonra, 2004 yılında Hedefe Yönelik Tedaviler çıktı. Bevacizumab (bevasizumab) ve setuksimab (cetuximab) monoklonal antikorlardır. Bu yeni kuşak kanser ilaçları özellikle kanser tümörlerini hedef alabiliyorlar.

Geleneksel kemoterapinin problemi odaklanamamasıdır. İlaçlar vücuda girer ve hem kanserli hücreleri hem de sağlıklı hücreleri aynı anda etkiler. Hedefli terapi kanserli hücrelerin büyümesini sağlayan özel mekanizmaları etkiler. Bunun bir sonucu olarak daha az yan etkiye sahiptirler.

Bevacizumab vücudu doğal olarak koruyan antikorlar model alınarak üretilmiştir. Bu ilaç yeni kan damarlarının gelişmesine yardım eden kandaki bir maddeyi etkilemektedir. Bu maddeye damar endotel büyüme faktörü (VEGF) denmektedir. Tümörün yeni kan damarları geliştirmesini engellemekle kanser ‘açlıktan ölüme’ terk edilir. Setuksimab (cetuximab)  epidermal büyüme faktörü (EGF) denilen başka bir büyüme faktörünü etkiler.

Araştırmalar bu ilaçların faydalı olduğunu gösteriyor. New England Journal of Medicine’de yayınlanan bir makalede Bevacizumab’ın (bevasizumab) metastatik kanser için 5-Fluorouracil ve Leucovorin ve İrinotekan’la birlikte kullanılması halinde ömür beklentisini beş ay kadar uzattığını bildirmiştir. Ayın dergide yayınlanan başka bir makale irinotekan’a artık yanıt vermeyen insanlar üzerine odaklanmıştır. Doktorlar irinotekan’a setuksimab eklemenin, irinotekan’ı tek başına kullanmaya kıyasla hastalığın ilerlemesini, önemli ölçüde yavaşlattığını görmüştür.

Fakat bu yeni ilaçların olumsuz yanları da var. Birincisi, bu ilaçların sadece metastatik kanseri olan hastalar için onaylanmış olmasıdır. Hastalığın daha erken aşamalarında işe yarayıp yaramadıkları henüz kanıtlanmamıştır. Ayrıca hala yan etkiler söz konusudur. Bunlara ilave olarak Bevacizumab kalp krizi ve felç riskini artırır görünmektedir. Bu durum ilaçların bazı insanlar için güvenli olmadığı anlamına geliyor. FDA ilacın etiketi üzerine ilave uyarı yazılması gerektiği kararına varmıştır.

Kolorektal Kanser için Hassas Kemoterapi

Kolorektal kanser için artık daha fazla ilacın var olması dolayısıyla doktorlar bunları yeni kombinasyonlarda ve sıralamalarda kullanmaktadır.

Uzmanlar farklı ilaçların olumlu etkilerini birleştiren bir dizi rejim geliştirmiştir. Bazı uzmanlara göre IFL veya ‘Saltz Rejimi’ (İrinotekan, 5-Fluorouracil ve Leucovorin) birincil tedavidir. Fakat yeni rejimler onu geride bırakmıştır.

IFL, FOLFOX (Folinik Asit, Fluorouracil, Leucovorin ve Oxaliptalin) ve FOLFIRI (Folik Asit, Leucovorin, Fluorouracil ve Irinotecan) rejimlerine göre biraz daha zehirli ve daha az etkili görülmektedir.

Metastatik kanseri olanlarda bu rejimler Bevacizumab veya setuksimab ile birlikte uygulanabilir. Birçok başka kombinasyon Bevacizumab ve setuksimab’ın aynı anda kullanımı da dahil olmak üzere, klinik denemelerde test edilmektedir.

Araştırmalar, kanseri tedavi etme şansının çok daha yüksek olduğu hastalığın erken aşamalarında da Bevacizumab veya setuksimab’ın kullanılıp kullanılamayacağını da araştırmaktadırlar.

Ameliyat Erken Kolorektal Kanser İçin Hala Standart Süreç

Yeni ilaçlar dikkatleri üzerine çekse de, kolorektal kanserin erken aşamasında olan insanlar için ameliyat hala standart tedavi olmaya devam etmektedir. Son yıllarda yok sayılacak kadar düşük riskli olan– delik açma – ameliyat hala en yaygın seçimdir.

Bu yaklaşımda işlem, üzerine ışık ve kamera konmuş uzun bir esnek tüp olan laparoskop ve diğer özel enstrümanlar kullanılarak küçük bir delikten ameliyatla gerçekleştirilmektedir. Cerrah ameliyatı bir monitöre bakarak yapmaktadır. Bu düşük riskli yaklaşım daha küçük müdahaleye, ameliyat sonrası daha az ağrıya ve daha hızlı iyileşmeye izin verir.

The Lancet’te yayınlanan bir araştırmaya göre kimi kolon kanserli hastalarda laporoskopik ameliyat geleneksel açık ameliyat kadar işe yaramaktadır, ancak daha uzun dönemli sonuçlar için daha fazla araştırma gerekmektedir.

Araştırmanlar kolondan parça almalarda laporoskopik ameliyatın daha çok tutulmaya başladığını gösteriyor. Bulgulara göre kolon kanserlerinin % 80’ine bu şekilde müdahale edilebilir.

Ne var ki The Lancet’te yayınlanan araştırma rektal kanser söz konusu olduğunda laporoskopik ameliyatın açık ameliyat kadar etkili olmadığını göstermektedir.

Bazı araştırmanlar delik açma yaklaşımıyla ilgili başka bir soruna işaret ediyor, “Her ne kadar elimizde laparoskopik kolon ameliyatının güvenli olduğuna ve en az açık ameliyat kadar iyi olduğuna dair kanıt bulunsa da bu sadece cerrah teknik konusunda tecrübeliyse doğrudur,” diyor ve ekliyor uzmanlar, “Ve her cerrah tecrübeli değil.”

İnsanlar delikten ameliyatın faydaları hakkında fazla iyimser fikirlere sahip olabilirler. Laparoskopik ameliyat her şeye rağmen bir ameliyattır. Bunda da kalın bağırsağınızın bir kısmı alınır, bunda da iyileşmek için zamana ihtiyacınız vardır. Hastanede kalma süresi biraz daha kısa olsa da, bu büyük bir fark değildir.

Kolorektal Kanser İçin Ameliyat Öncesi Tedavi

Geleneksel olarak ameliyattan sonra kemoterapi ve radyasyon tedavisi uygulanmaktadır. Bu yaklaşıma destekleyici terapi denebilir. Amaç ameliyattan arta kalmış olabilecek kanserli hücreleri öldürmektir.

Fakat doktorlar aynı zamanda yeni destekleyici terapi denilen bir yaklaşım kullanmaktadırlar; ameliyat öncesi tedavi. Bu yaklaşımın faydası tedavinin tümörü küçülterek ameliyatla alınmasını kolaylaştırabilmesidir.

Kemoterapi ve radyasyonun ameliyattan önce kullanılmasının daha akla yatkın olduğu ve daha iyi sonuçlar verdiği giderek daha fazla kabul görmektedir.

Tedavideki Gelişmeleri Göz Önünde Tutmak

Tedavide bu tür ilerlemeler heyecan kaynağı olsa da, hiçbiri araştırmanların keşfetmeyi istediği büyülü mermi değil.

Son on yıl içinde metastatik kalın bağırsak kanseri olan bir hastanın ömür beklentisini iki katına çıkarmış olmanın çok büyük bir şey olduğunu söyleyebilirsiniz. Oysa öte yanda son on yılda tüm yapılanın hastanın ömrüne on iki ay eklemekten başka bir şey olmadığını da söyleyebilirsiniz. İki hüküm de doğrudur.

Fakat uzmanlar atılan adımlar can sıkıcı ölçüde küçük olmasına rağmen hala ilerleme gösterildiği konusunda hemfikirler. Bunlar çok harika gelişmeler olmayabilir, fakat kimi çok önemli gelişmeler küçük ayrıntılarla ortaya çıkmaktadır – dozajlarla oynama, yeni tedavi rejimleri belirleme, ilaçları farklı şekillerde kombine etme. Umut ederiz ki biraz vakit ve araştırmayla bu küçük adımlar büyük bir ilerlemeye dönüşür.

Prof. Dr. Nurettin LÜLECİ

yeni radyo frekanslı ayak terleme tedavi yöntemiyle ayaklarımı tedavi ettirmek istiyorum yaz kış sürekli terliyor bu yöntemle tedaviniz varmı varsa ne... devamı