1. Uyuşturucu bağımlılığı gönüllü bir davranıştır.

GERÇEK: Bir kişi, ara sıra uyuşturucu kullanarak işe başlar ve bu da gönüllü bir karardır. Ama zaman geçtikçe bir şeyler olur ve o kişi, gönüllü bir uyuşturucu kullanıcısı olmaktan zorunlu bir uyuşturucu kullanıcısı olmaya geçer. Neden? Çünkü zaman içinde bağımlılık yaratan uyuşturucuların sürekli kullanımı, beyninizi değiştirir; bazen çarpıcı, zehirleyici, bazen de daha gizli, ama hemen hemen her zaman zorlayıcı, hatta kontrol edilemez uyuşturucu kullanımıyla sonuçlanan şekillerde.

2. Uyuşturucu bağımlılığı her şeyden öte bir karakter noksanlığıdır.

GERÇEK: Uyuşturucu bağımlılığı bir beyin hastalığıdır. Kötüye kullanılan uyuşturucunun her türü, beynin işleyişini değiştiren kendine özgü bir mekanizmaya sahiptir. Ama kişinin hangi uyuşturucuya bağımlı olduğunun bir önemi olmaksızın beyindeki etkilerinin çoğu benzerdir: Beyni oluşturan moleküllerdeki ve hücrelerdeki değişikliklerden ruh hali değişikliklerine, hafıza süreçlerindeki değişikliklere ve yürüme ve konuşma gibi motor becerilerindeki değişikliklere kadar uzanır. Bu değişiklikler, kişinin davranışının bütün açıları üzerinde muazzam bir etkiye sahiptir. Uyuşturucu, uyuşturucu bağımlısının varlığındaki tek en güçlü itki haline gelir. Kişi uyuşturucu için neredeyse her şeyi yapacaktır. Bu, uyuşturucu kullanımının önemli şekillerde kişinin beynini ve işlev görmesini değiştirmesinden kaynaklanır.

3. Etkili olması için uyuşturucu bağımlılığı tedavisini istemek zorundasınız.

GERÇEK: Neredeyse hiç kimse uyuşturucu tedavisi istemez. İnsanların uyuşturucu tedavisi istemesinin ana nedeni, ya mahkemenin onlardan bunu yapmalarını istemesi ya da sevdikleri insanların tedavi yoluna başvurmaları konusunda onları zorlamasıdır. Birçok bilimsel çalışma, sorunla yüz yüze gelmeleri için “yüksek düzeyde baskı”yla karşılaştıkları ve bağımlılıklarının üstesinden gelmek için girişimde bulunduklarını, uyuşturucu tedavi programlarına girenlerin ilk başta aradıkları tedavinin nedeninin bir önemi olmaksızın tedavi sırasında göreceli olarak daha iyi yanıt verdiklerini ikna ederek göstermiştir. 

4. Uyuşturucu bağımlılığı tedavisi bir kere olmalıdır.

GERÇEK: Birçok diğer hastalık gibi uyuşturucu bağımlılığı genelde kronik bir bozukluktur. Muhakkak bazı insanlar uyuşturucu kullanmayı bir anda veya bir rehabilitasyon merkezinde sadece bir kereliğine tedavi gördükten sonra bırakabilirler. Ama uyuşturucuyu kötüye kullananların çoğuna uzun dönem tedavi ve birçok durumda tekrarlayan tedaviler gerekebilir.

5. Uyuşturucuyu kötüye kullanmanın bütün şekillerini tedavi etmek için “sihirli bir formül” bulmaya çalışmalıyız.

GERÇEK: Uyuşturucu tedavisinde “herkeste işe yarayan” bir yöntem yoktur, bağımlılığı birden iyileştiren sihirli bir formül de yoktur. Farklı insanlar, uyuşturucu bağımlılığıyla ilgili farklı sorunlara sahiptir. Aynı uyuşturucuyu kötüye kullansalar bile tedavinin benzer şekillerine oldukça farklı yanıtlar verirler. Sonuç olarak uyuşturucu bağımlıları, kendilerine özgü ihtiyaçlara yanıt verecek şekilde tasarlanmış bir dizi tedavi ve hizmete ihtiyaç duyarlar.

6. İnsanların tedaviye ihtiyaçları yoktur. Eğer gerçekten bırakmak istiyorlarsa uyuşturucu kullanmayı bırakabilirler.

GERÇEK: Uyuşturucu bağımlısı insanlar için uzun vadede uzak durmayı başarmak ve bunu sürdürmek aşırı derecede zordur. Araştırmalar, uzun vadeli uyuşturucu kullanımının gerçekten de kişinin uyuşturucuyu daha fazla istemesine neden olup kişinin bırakmasını gittikçe zorlaştırarak beyninin işlevini değiştirdiğini gösteriyor. Özellikle küçük çocuklar için maddenin kötüye kullanımını erken bir zamanda durdurmak veya önüne geçmek çok önemlidir çünkü çocuklar, uyuşturucuya yetişkinlerden çok daha hızlı bağımlı olurlar ve yasadışı uyuşturucu kullanımından kaynaklanan fiziksel, zihinsel ve psikolojik zararlar daha büyük risk oluşturur.

7. Tedavi işe yaramaz.

GERÇEK: Tedavi, insanlara yardım edebilir. Çalışmalar, uyuşturucu tedavisinin uyuşturucu kullanımını yüzde 40 ile 60 arasında düşürdüğünü gösteriyor, yani tedavi sırasında ve sonrasında suç faaliyetleri önemli ölçüde azaltılabilir. Aynı zamanda uyuşturucu bağımlılığı tedavisinin HIV virüsüne yakalanma riskini (damardan uyuşturucu alan kullanıcıların tedaviyle HIV’e yakalanma oranı diğer kullanıcılara göre altı kez daha azdır) düşürdüğü ve tedavi sonrasında yüzde 40’a varan kazanımlarla işe girmelerinde ilerleme yarattığına dair kanıtlar da vardır. 

8. Hiç kimse dibe vurana kadar gönüllü olarak tedavi görmek istemez.

GERÇEK: Bir kişiyi dibe vurmadan önce madde bağımlılığı tedavisine başlama ve tedaviyi tamamlama için motive edebilen birçok şey vardır. Kişinin bir sorunu olduğunu kabul etmesi kadar aile üyelerinden ve işverenlerinden gelen baskı, kişinin tedavi aramasını motive eden güçlü etmenler olabilir. Küçük çocuklar için aileleri ve okul idarecileri, sorunlar ortaya çıkıp durum korkunç bir hale gelmeden önce onları tedavi görmeye ikna eden itici güçlerdir. 1999 yılında tedavi görmeye başlayan genç çocukların yüzde 17’si bireysel başvuruyken yüzde 11’i okullar aracılığıyla gelenlerdir.   

9. Kimseyi tedavi görmeye zorlayamazsınız.

GERÇEK: Tedavi, gönüllü olmak zorunda değildir. Yasal sistem tarafından tedavi görmeye zorlanan insanlar, gönüllü şekilde tedaviye başlayanlar kadar başarılı olabilir. Bazen daha iyi sonuç bile verebilirler, çünkü tedavide daha uzun kalmaları ve programı tamamlamaları daha muhtemeldir. 1999 yılında tedaviye kabul edilen küçük çocukların yarısından fazlası, mahkemeler tarafından tedavi görmeleri için yönlendirilmişti. 

10. Herkes için standart bir tedavi programı olmalıdır.

GERÇEK: Bir tedavi yöntemi, herkes için uygun olmayabilir. En iyi programlar, kişinin sorunlarının doğru düzgün bir değerlendirmesine dayanarak oluşturulan bireysel bir tedavi planı şeklinde gelişmiştir. Bu planlar, her kişinin özel ihtiyaçlarına işaret etmek üzere tasarlanan çeşitli yöntemleri birleştirebilir ve davranış terapisini (danışmanlık, bilişsel terapi veya psikoterapi gibi), ilaçla tedavileri veya bir birleşimini içerebilir. Diğer tıbbi, psikolojik ve sosyal hizmet destekleri de birçok insan için tedavinin can alıcı parçası olabilir. Ayrıca küçük çocuklar için tedavi çocuğun yaşına, olgunluğuna ve aile/çocuk çevresine bağlı olarak değişir ve iyileşme süreci sırasında yetişkin tedavisinden daha yoğun şekilde aile ilişkisine bel bağlar. Kendilerine özgü büyüme odaklarından, değer ve inanç sistemlerindeki farklılıklardan ve çevresel kaygılardan (örneğin güçlü arkadaş çevresi etkileri) dolayı yetişkinlere olduğundan daha farklı bir şekilde yaklaşılmalıdır.

11. Bir doktoru veya tedavi programını denediyseniz her şeyi denemişsinizdir.

GERÇEK: Her doktor veya program, tedavi arayan birtakım kişiler için doğru çözüm olmayabilir. Birçoğu için bağımlılıklarının tedavisinde kişiye özel etkin olan bir yaklaşım bulmak, hasta ve program arasında mükemmel bir eşleşme sağlamadan önce birçok farklı doktor ve/veya tedavi merkezi denemek anlamına gelebilir.

12. İnsanlar, eğer gerçekten motive olmuşlarsa bir iki hafta içinde uyuşturucu bağımlılığı tedavisini başarıyla bitirebilirler.

GERÇEK: Araştırma, yatarak veya dışarıdan gerçekleşen madde bağımlılığı programları için minimum 90 günlük bir tedaviyi ve bir etkisinin olması için 21 günlük kısa dönem hastane programlarını işaret eder. Tedavinin etkisinin sürmesi için gözetim takibi ve desteği temeldir. Bütün iyileştirme programlarında başarının en iyi ölçüsü, tedavinin uzunluğudur. En az bir yıl tedavi gören hastalar, yalnızca uyuşturucuyu bırakanlara göre iki kat daha fazla başarılıdırlar. Son zamanlarda yapılan bir araştırma, minimum tedavi süresi veya daha fazlasını geçen küçük çocukların uyuşturucu ve alkol kullanımını birden bırakanlara göre bir buçuk katın üzerinde başarılı olduğunu göstermiştir. Ancak, bir tedavi programını tamamlamak, bir kişinin tüm ömrüne yayılabilen iyileşme mücadelesindeki ilk adımdır.

13. Tedaviden sonra uyuşturucunun kötü kullanımına devam eden insanlar umutsuz vakalardır.

GERÇEK: Uyuşturucu bağımlılığı, kronik bir bozukluktur; arada sırada nüksetmesi başarısızlık anlamına gelmez. İş veya aile sorunlarından, sosyal ortamlardan (örneğin geçmişinde uyuşturucu kullanmış kişilerle tanışmak) veya çevrelerinden (uyuşturucu kullanımıyla özdeşleşen sokaklar, nesneler, hatta kokularla karşılaşmak) kaynaklanan psikolojik stres, kolaylıkla yeniden denemeyi tetikleyebilir. Uyuşturucu bağımlıları, tedaviden çıkmalarını takip eden hemen birkaç ay boyunca uyuşturucu kullanımına dair çok savunmasızdırlar. Çocuklar, başlangıçta onları maddeyi kötüye kullanmaya teşvik eden aile ve çevre durumlarına dönmeye zorlandıklarında tekrar deneme konusunda özellikle risk taşırlar. İyileşme, uzun bir süreçtir ve tam ve tutarlı bir ayıklık başarılmadan önce çoklu tedavi girişimleri gerektirir.

Doç. Dr. Semih ÖZKAN

bayıltıcı madde aldığımı kan testinden belli olurmu yada nasıl belli olur... devamı