Bilindiği üzere tüp bebek yapay döllenme, yani vücut dışı döllenmedir. Bunun birkaç aşaması vardır. Eğer hasta normal yollarla gebe kalamıyorsa, bir takım tedaviler yapılmaktadır. Bu tedavilere rağmen gebe kalınmaması halinde ise tüp bebek tedavisine başvurulmaktadır. Gebe kalınabilmesi için öncelikle psikolojik danışmanlık verilmektedir. Yani önce olaylar, neden gebe kalınamadığı, tüp bebek uygulaması ve başarı şansı anlatılmaktadır. İkinci aşamada anne adayına yumurtlama ilaçları verilmektedir. Bu ilaçlar genellikle günlük iğne şeklinde uygulanmaktadır. Tüp bebekte çok yumurta istendiği için, hasta yakından takip edilmektedir. Üçüncü aşama ise, zamanı geldiğinde yumurtaların toplanmasıdır. Kadının yumurtalarının toplandığı gün, erkekten de sperm alınmaktadır. Bu yumurta ve spermler laboratuar ortamında birleştirilmektedir. Bu birleştirme işleminde iki yöntem kullanılmaktadır. Bunlar tüp bebek ve mikroenjeksiyondur. Aslında ikisi de aynı şeydir. Sadece laboratuar kısmı farklıdır. Tüp bebekte sperm ve yumurta aynı yere konulur ve yumurta sperm tarafından döllenir. Yani daha doğal bir yöntemdir. Mikroenjeksiyonda ise, sperm yumurtanın içine enjekte edilmektedir. Yani daha az doğal bir yoldur. Mikroenjeksiyonda başarı oranı daha yüksek olduğu için, bu yöntem daha çok tercih edilmektedir. Bu işlemin ertesi günü döllenme olup olmadığına ve olmuşsa kaç tane olduğuna bakılır. Ardından ikinci, üçüncü ya da beşinci günde oluşan embriyolar takip edilmektedir. Duruma ve hastanın yaşına göre bu embriyolar annenin rahmine yerleştirilir, yani transfer işlemi gerçekleştirilir. Transfer işleminden sonra bebek veya bebekler orada tutunsun diye yaklaşık iki hafta kadar ilaç verilmektedir. İki haftanın sonunda ise, bebeğin olup olmadığı kontrol edilmektedir.

Prof. Dr. Kaan AYDOS

hocam merabaler ben eski hastarınızdan mustafa aydoğan bundan 5 yıl önce tüp bebek tedavisi ile çocugum oldu azosipermi hastalıgım var tese amaliyatı... devamı