Psikonöroimmunoloji (PNI) insan vücudundaki psikolojik süreçlerin, sinir ve bağışıklık sisteminin arasındaki etkileşim çalışmasıdır. PNI psikoloji, sinir bilimi, immünoloji, fizyoloji, farmakoloji, moleküler biyoloji, psikiyatri, davranış tıbbı, bulaşıcı hastalıklar, endokrinoloji ve romatolojiyi birleştirerek disiplinler arası bir yaklaşımdan faydalanır.

PNI’nın temel ilgi alanları sinir ve bağışıklık sistemleri arasındaki etkileşimler ve zihinsel süreçler ve sağlık arasındaki ilişkilerdir. PNI, diğer konuların yanı sıra, sağlık ve hastalıkta nöro bağışıklık sisteminin fizyolojik işlevi; nöro bağışıklık sistemi hastalıkları (oto bağışıklık hastalıkları, aşırı duyarlılıklar, bağışıklık yetmezliği)  ve tüpte, asıl ortamında ve yaşayan organizmada nöro bağışıklık sitemi parçalarının fiziksel, kimyasal ve fizyolojik özelliklerini de çalışır. 

PNI aynı zamanda psikoendonöroimmunoloji olarak da anılır (PENI).

Psiko-sosyal stres etkenleri ve/veya müdahalelere bağlı olarak bağışıklık değişiminin gerçek sağlık değişimlerine yol açıp açmadığına ilişkin şu an yeterli veri bulunmamaktadır. Bugüne kadar bulaşıcı hastalık veya yara iyileşmesine ilişkin değişiklikler en güçlü delilleri sağlamış olsa da, çeşitli durumlar ve hastalıklar artan riskler immünolojik düzensizliğin klinik öneminin altını çizer.

Stres etkenleri sağlık açısından ciddi sonuçlar doğurabilir. Örneğin, epidemiyolojik bir çalışmada bütün nedenlere bağlı ölüm oranı ciddi stres etkenlerini (eşin ölümü) takip eden aylarda artış göstermiştir. Kuramcılar stresli olayların bilişsel ve duygusal cevapları tetiklediğini ve ardından bunun sempatik sinir sistemi ve endokrin değişikliklerine neden olarak sonuçta bağışıklık fonksiyonun zarar gördüğünü ileri sürer. Potansiyel sağlık sonuçları geniş çaplıdır; fakat enfeksiyon, HIV ilerlemesi ve kanser etki alanı ve ilerlemesi oranlarını da içerir.

Stresin, endişe, korku, gerginlik, öfke ve üzüntü gibi duygusal ve/veya davranışsal belirtiler ve kalp atış hızı, kan basıncı ve terleme gibi fizyolojik değişiklikler yoluyla bağışıklık sistemini etkilediği düşünülür. Araştırmacılar bu değişikliklerin sınırlı bir süreyle ortaya çıkması halinde faydalı olabileceğini; fakat stres kronik olduğunda sistemin denge veya homeostazı koruyamayacağını belirtmiştir.

•Beynin bölgelerinin uyarılması bağışıklığı değiştirir (stresli hayvanların bağışıklık sistemi değişmiştir).

•Bağışıklık hücreleri merkezi sinir sistemi üzerinde etki gösteren sitokinler üretir.

•Bağışıklık hücreleri merkezi sinir sisteminden gelen sinyallere karşılık verir.

•Glukokortikoidler ve katekolaminler bağışıklık sistemini etkiler.

•Hipofiz bezi & adrenal ilişkileri bağışıklık sistemi üzerinde etki gösterir.

•Bağışıklık sisteminin aktivitesi beyin hücrelerinin nörokimyasal/nöroendokrin aktivitesiyle bağlantılıdır.

•Stres etkenine karşı organizma cevabını artıran iltihap sökücü hormonlar.

•Vücudun kendi savunma sisteminin aşırı reaksiyon göstermesini engeller.

•Bağışıklık sistemi düzenleyicileri.

•Hücre büyümesini, çoğalmasını & farklılaşmasını etkiler.

•İmmunosüpresyona neden olur.

•Hücre yapışmasını, antijen sunumunu, kimotaksiyi & hücre zehirlenmesini bastırır.

•Programlı hücre ölümünü artırır.

•Stres hipotalamusun kortikotropin salgılayan hormonu salgılamasını etkiler.

•Kortikotropin salgılayan hormon hipotalamik-hipofiz vezi-adrenal ekseni/stres ekseninin temel düzenleyicisidir.

•Kortikotropin salgılayan hormon adrenokortikotropik hormon salgılamasını düzenler.

•Kotrikotropin salgılayan hormon beyin ve çevresinde büyük oranda dağıtılır.

•Kortikotropin salgılayan hormon aynı zamanda otomatik sinir sistemi ve bağışıklık sisteminin eylemlerini de düzenler.

Dahası kortikotropin salgısını artıran stres etkenleri bağışıklık sisteminin fonksiyonunu bastırır; diğer taraftan kortikotropin salgısını bastıran stres etkenleri bağışıklığın dozunu artırır.

Periferal kortikotropin salgılayan hormon antagonisti uygulaması immunosüpresyonu etkilemediği için merkez aracılıdır.