Nedir

Nedir?

Onyomani kompülsif alışveriş yapma arzusudur, daha yaygın olarak kompülsif alışveriş, alışveriş bağımlılığı, alışveriş yapma hastalığı, kompülsif satın alma olarak bilinir. Bunların her biri klinik kaynağa göre ya klinik bağımlılıklar ya da dürtü kontrol bozuklukları olarak bilinir. “Aslen Kraepelin [1915] ve Bleuler [1924] tarafından onyomani olarak adlandırılan kompülsif alışveriş yüz yılı aşkın süredir kabul ediliyor,” ama diğer patolojik ve reaktif dürtüler arasına girmesine rağmen yirminci yüzyılın ikinci-üçüncü çeyreğine kadar yaygın olarak görmezden gelinmiştir. Bugün bile “kompülsif alışveriş sıkıntı verici ama neredeyse bilinmeyen bir ruhsal hastalıktır.”

 

Bozukluklar

Bozukluklar

Bazı psikiyatrlar kompülsif alışverişin daha çok dürtü kontrol bozukluğu gibi göründüğüne inanıyor, diğerleriyse daha çok bir obsesif kompülsif bozukluk ya da bipolar bozukluk hatta bir bağımlılık olduğunu düşünüyor. Deutsche Gesellschaft Zwangserkrankungen (obsesif kompülsif bozukluklar için bir Alman kuruluşu) tarafından birkaç yıldan beri bir bozukluk olarak kabul ediliyor; fakat Amerika Birleşik Devletleri’nde “aksi kanıtlanmadığı sürece, kompülsif alışveriş için uygun olan tanısal kategori, dürtü kontrol bozukluğudur.” (Ruhsal Hastalıkların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı’nda ayrı bir dürtü kontrol bozukluğu olarak yer alması üzerinde duruluyor olabilir.)

Alkolizm, yeme bozuklukları ya da uyuşturucu bağımlılığı gibi bazı fizyolojik benzerleriyle karşılaştırıldığında, “sadece geçen 15 yıl içinde bu bozuklukla ilgili sürekli araştırmalar yapıldığını görüyoruz.” Ama hem araştırma hem de alıntılanan deneyimler giderek daha artıyor; bunun önemli duygusal, sosyal, mesleki ve finansal sonuçları olan ciddi ve kötüye giden bir sorun olduğunu gösteren kanıtlar sağlıyor. Sorun dünya çapında, daha önce hiç olmadığı kadar verimli alanlar olan kataloglar, televizyondaki alışveriş kanalları, sanal alışveriş ve çevrimiçi ticaretle giderek büyüyor.

Kompülsif alışveriş, kompülsif satın alma ve kompülsif para harcama terimleri genellikle birbirinin yerine kullanılıyor, ama aslında anlattıkları davranışlar oldukça farklı. Biri alışverişe çıkmadan bir şey satın alabilirken diğeri alışverişe çıkıp bir şey satın almayabilir: kompülsif alışveriş yapanların sadece küçük bir kısmı (%30) satın alma eyleminin kendisinin, alınan eşyadan ya da ona sahip olmaktan bağımsız olarak, uyuşturucu almak gibi olduğunu söylüyor.

“Kompülsif satın almanın önerilen teşhis ölçütleri şunlardır: (1) zihnin satın almayla uyumsuz bir bağlantı kurması ya da meşguliyet içinde olması, (2) zihin meşguliyeti ya da satın almanın ciddi bir sıkıntı ya da bozulmaya yol açması ve (3) satın almanın sadece hipomanik ya da manik epizotlar sırasında olmaması.

Belirtiler

Belirtiler

“Psikiyatrlar bu davranışın, kendini özel hissetme ihtiyacı, yalnızlıkla mücadele ve alışverişin kendilerini bir şekilde daha iyiye götüreceği umudu tarafından tetiklendiğine inanıyor. Ama kompülsif alışveriş bu ihtiyaçların hiçbirini tatmin etmez ve dolayısıyla kişinin davranışı giderek tırmanabilir.” Diğer kompülsif davranışlara benzer olarak, bireyler bağımlılığa bağlı yükselmeler ve alçalmalar yaşar. Kompülsif hırsızlar gibi, kompülsif alışveriş yapanlar da bir kaygı döngüsüne kapılır: endorfinle kamçılanan yükselmeler ve suçluluk dolu alçalmalar. Kurbanlar genellikle satın alma işlemi sırasında tatmin olur, bu onlara bir çeşit hoşnutluk, heyecan ve hayatlarına anlam katıyormuş gibi görünen bir “yükseliş” verir, aslında acılarını unutmalarını sağlar. Ama sonrasında genellikle bir hayal kırıklığı ve suçluluk duygusu gelir. Satın almanın gerçekleştiği ortamı terk ettikten sonra, kişisel ödül duygusu zaten ortadan kaybolmuş olabilir, bağımlı kişi bunu tolere etmek için tekrar eden hırçın bir satın alma dürtüsü döngüsü içinde tekrar alışveriş yapar, sadece daha iyi bir öz kimlik elde edebilmek için bir şey daha alır.

“Durum kötüleştikçe, hesaplar kabardıkça ve aile üyeler ve arkadaşlarla ilişkiler gerildikçe, kompülsif alışverişçiler gizli alışveriş yapmaya yatkınlaşır.” Bu alınan eşyaların saklanması, hatta yok edilmesi noktasına kadar varabilir çünkü bunu yaşayan kişi bağımlılığından utanır ve onu gizlemeye çalışır. “Alışveriş alışkanlığına yalan söyleme ve saklama eklendiğinde, ödenen zihinsel, fiziksel ve duygusal bedel giderek artar.”

Kişisel Sebepler

Kişisel

Bağımlı kişi, öfke ve gerilim gibi olumsuz duygulardan oluşan hırçın bir döngünün içine girer, bu da “kişisel bir ilaç biçimide” bir şey satın almaya yönlendirir. Satın alma bittikten sonra kişi ya pişman ya da bunalımdadır; “eve geldiklerinde karamsar, pişman ya da suçlu hissederler.” Bağımlı kişi bu duygularla başa çıkmak için çareyi başka bir satın almada arar.

Alışveriş yapma hastalığının kökeni erken yaştaki deneyimlerden gelir, çünkü “duygusal yoksunluk yaşayan insanlar eksik olan şeylerin yerine nesneleri koyar”, aynı zamanda “birinin kişiliğindeki boşlukların kökeni başarısız bir ebeveyn-çocuk etkileşimine kadar uzanır.” Ebeveynlerin ihmal ettiği çocuklar daha düşük bir öz saygıyla büyür çünkü çocukluklarının çoğu boyunca, birey olarak önemsiz olduklarını deneyimlemiş ve bireye dönüşmekten çok rahatlamak için yerine bir şey koymayı öğrenmişlerdir. Sonuçta, yalnızlık duygularını tolere etmek için oyuncakları ya da yiyecekleri kullanmışlardır. Çok daha küçük yaşlarda duygusal destek için maddelere bağlılık gösteren yetişkinler, çocukluktan beri süregelen yoksunluğa hassasiyet gösterdikleri için alışverişe bağımlı olmaya daha yatkındır. Yine de yeni düşünceye göre “kompülsif alışveriş davranışı için yapılan bu açıklamalar bazıları için geçerlidir, kompülsif alışveriş bozukluğu yaşayan herkes için asla değil.” Kleptomanide olduğu gibi, kompülsif satın alma “temelde, özellikle özsaygı ya da ilgi kaybetme gibi var olduğu sanılan tehlikelerle savaşmak için kuvvet ya da güç veren şeylere sahip olmak anlamına gelir”: ilginin yerine oyuncak ya da yiyecekten ziyade satın alma konur. Alışveriş hastaları genellikle günlük sorunlarıyla, özellikle de özsaygılarını değiştiren şeylerle başa çıkamaz ve hayatlarındaki birçok mesele, en azından geçici olarak, bir şey satın almayla bastırılabilir.

Bu bozukluk çocukluktaki duygusal yoksunluklar, olumsuz duyguları tolere etme yetersizliği, içsel bir boşluğu doldurma ihtiyacı, heyecan arayışı, aşırı bağlılık, onay arayışı, mükemmeliyetçilik, genel dürtüsellik ve zorlayıcılık ve kontrolü ele alma ihtiyacıyla bağlantılıdır.

Kompülsif satın alma, kişiliği ne sağlam ne de güvenilir olan insanlar için bir kendini arayış gibi görünüyor. Satın alınan nesne türleri kişisel ve sosyal ihtiyaçları işaret ediyor olabilir. Birçok alışveriş hastası, kompülsif alışverişin sağladığı duygusal yükselme ve anlık mutlulukla düşük özsaygı duygusunu karşılamaya çalışıyor. Aynı zamanda ilgili bozuklukları; depresyon, anksiyete, madde bağımlılığı, yeme bozuklukları ve dürtü kontrol bozukluklarını normalden çok daha yüksek bir oranda yaşayan bu alışverişçiler, belirtilerini kendi ilaçları olarak kullanıyor olabilir.

Sistemik Sebepler

Sistemik

Sosyal koşullar da önemli bir rol oynayabilir. “Tüketici kültürünün psikolojik sağlığımız ve kimlik duygumuz üzerinde artan bir etkisi var, kompülsif satın alma geçen yirmi yıl içinde çok hızlı artan önemli bir modern ya da postmodern bağımlılık olarak görülmeli. Bu özellikle, her zaman her yerde olan pazarlama ve tanıtımların yapay ihtiyaçlar üretilmesini teşvik ederek, içinde maddesel isteklerin tüketim hızını artırdığı bir kültür yaratan “tüketime bağımlı kapitalist toplumlarda” geçerlidir.

Sosyal olarak kısmen kabul edilebilir, hatta insanın beyni “Para, para, para!!! Harca harca harca!!!” diye çılgınca ve gürültülü bir savaş dansı yapar, bu durumda kompülsif alışveriş her zaman kalıcı bir olasılık olacaktır. İnsanlar dünyanın her yerinde aynı mesajı (harcamak için yaşa, öldürmek için giyin, mutluluk için alışveriş yap) alırken, her zaman “uyumlu olma ihtiyacı duymayan bazı düşünceler kümesi tarafından bütün olarak yutulmaya karşı silahlanmamış ve korumazsız” olacaklardır. Ayrıca kredi kartlarıyla ödenmesi kolaylaştırılan borçlar, insanların kendi istekleri dışında rastgele harcama yapmalarına olanak sağlıyor ve bazıları, “kompülsif alışveriş” yapmayı teşvik ediyor.

Onyomaniyi sağlıklı bir alışverişten farklılaştıran şey bu zorlayıcılık, satın almanın yıkıcı ve kronik doğasıdır. Araştırma ruhuyla alışveriş yapmak, kendini tanımlama, kendini ifade, yaratıcılık, hatta iyileşmeyi teşvik eden yapıcı bir süreç olabilir, ama aşırıya kaçıldığında tehlikeli bir tehdit ortaya çıkarabilir.

2000’li yıllarda (en azından kredi çıkmazına kadar) batılı toplumların kendi kompülsif alışveriş şekillerine neredeyse istisnasız müsamaha gösterdiğini görmek, Freud’un özellikle reddettiği bir şeyi hatırlamak gerekiyor: “kültürel toplumların sosyal nevrozlarının patolojisi.”

Sonuçlar

Sonuçlar

Uzun süren bir çılgınlık sonrası kalıcı olabilen onyomaninin sonuçları yıkıcı olabilir. Evlilikler ve uzun süreli ilişkilerde ciddi gerilimler yaşanabilir, aynı zamanda kompülsif alışverişçiler iş yerlerinde zorluklar yaşamaya başlayabilir. Dahası, pratik ve duygusal sorunlar arasında çok kötü hale gelmiş bir kredi geçmişi, para çalma ya da zimmete geçirme, vadesi geçmiş borçlar, genel finansal sorunlar ve bazı durumlarda iflas, borçların aşırı seviyelere ulaşması, anksiyete, hayal kırıklığı, kişisel anlamda kontrolü kaybetme ve ev içi geçimsizlik olabilir.

Sonuçta ortaya çıkan stres fiziksel sağlık sorunları ve zarar görmüş ilişkilere yol açabilir, bazı insanlar sorunlarından çok utanabilir, hatta intihar edebilir.

Uzm. Dr. Gökçe KÜÇÜKYAZICI

Merhaba Dr. Hanim. Benim 8 aylik oğlum var ve çalışıyorum. Annem bakıyor kendisine ve anneannesinde yatılı kalıyor. Pazartesi akşamı bırakıyorum, cuma... devamı