Yapılan yeni bir araştırmaya göre, düşük de olsa gebelik şekeri olan hamile kadınların tedavisi ile beraber yeni doğan çocukta oluşabilecek komplikasyonlar ve kişinin kendi tansiyonu ile bağlantılı sağlık sorunları azalıyor.
 
İlk olarak hamilelik döneminde ortaya çıkan ve glikoz hassasiyeti olarak tanımlanan gebelik şekerinin sonrasında diyabet riskini arttırdığı uzun zamandır biliniyordu, fakat hamilelik üstündeki kötü etkileri hakkında net bir bilgi yoktu. Araştırmacılar, kan şekeri seviyeleri yüksek olan kadınların başka sağlık sorunları ile karşılaşma risklerinin yüksek olduğunu, fakat hafif seyreden gebelik şekerinin hamileliği ne şekilde etkilediğinin şimdiye kadar tam olarak bilinmediğini söylüyorlar.
 
Yeni yapılan ve New England Tıp Bülteninde yayımlanan bir araştırmanın sonuçları, hafif seyreden gebelik şekerinin kontrol ve tedavi edilmesi gerektiğini ortaya koyuyor.

Araştırmacılara göre Amerika'da, gebeliklerin %14'ünde gebelik şekerine rastlanıyor.

Araştırmacılar bu araştırma kapsamında hafif seyreden gebelik şekeri olan 485 kadın ile 473 kişiden oluşan bir kontrol grubu oluşturdu. Kadınların bakımı 15 farklı tıp merkezinde yapıldı.

Video: Annelerin Beslenmesi
 
Araştırmaya hamileliğin 24'üncü ile 31'inci haftaları arasında bulunan ve hafif gebelik şekerinin tespit edildiği kadınlar katıldı. Araştırmacılar hafif gebelik şekerini, sahip olunan açlık şekeri seviyesinin desilitrede 95 miligram ya da altı olarak belirledi ve sabit düzeyin üstünde bir şekerli içeceğin tüketilmesinden bir, iki ve üç saat sonrasında üç glikoz kontrolünden en az ikisinin yapılmasını şart koştu.
 
Bazı kadınlarda rastlanan gebelik şekerinin, gebelik nedeniyle bazı hormonların artışının kan şekerini ayarlayan insülinin işlevini engellemesi sonucu ortaya çıktığı düşünülmekte. Kan şekeri seviyesi fazlasıyla artınca bebeği kötü yönde etkileyebiliyor ve aşırı büyümenin de dahil olduğu birçok soruna neden olabiliyor.
 
Karşılaştırma grubu normal bir doğum öncesi kontrol edildi ve gruptaki iki kişinin kan şekeri kontrolü için insülin takviyesine ihtiyaç duyuldu.
 
Tedavi grubunda olan kadınlara egzersiz yapmaları önerildi ve doğru beslenme tavsiyeleri verildi. Araştırmacılara göre bu tavsiyeler, karbonhidrat tüketimini gün içine yayarak kan şekerinin daha iyi düzenlenmesi içindi. Bu kadınlar sonrasında uyguladıkları diyetin kan şekeri seviyesini belli bir aralıkta tutmaya yarayıp yaramadığından emin olmak için kan şekerlerini ölçtüler. Tedavi grubunda olanların %93'ü sadece diyet yaparak bunu başarırken %7'sinde insülin enjeksiyonlarına ihtiyaç duyuldu.
 
Sonrasında ise araştırmacılar iki grubun sonuçlarını karşılaştırdı.
İLGİLİ MAKALE

36. Hafta

Prof. Dr. Nurettin LÜLECİ

yeni radyo frekanslı ayak terleme tedavi yöntemiyle ayaklarımı tedavi ettirmek istiyorum yaz kış sürekli terliyor bu yöntemle tedaviniz varmı varsa ne... devamı