Kötü Koku

Hastalar için anksieteye sebep olan, hoş karşılanmayan bir durum olarak tanımlanmaktadır. Bu belirtiyi maskeleyebilmek için çeşitli sakızlar, gargaralar ve kozmetik ürünler kullanılmaktadır. Fakat bütün uğraşlara rağmen etkileri geçicidir ve sorunu çözmekten uzaktır. Yenilen gıdaların karakteristik kokuları dışında, çoğunlukla diş hijyenine uyulmaması sonucu diş ve diş etlerinde üreyen bakterilerin oluşturduğu yumurta sarısına benzer bir koku (hidrojen sülfit) oluşur. Dişler ve dişetleri üzerindeki ince bakteri tabakasının oluşturduğu plaklar, diş ve diş etlerinde meydana gelen enfeksiyon, dil yüzeyini kaplayan bakteri tabakasının oluşturduğu plaka sebebiyle ortaya çıkar. Salgılanan tükürük, anti bakteriyel özelliğe sahip olduğu için ağzın temizlenmesine yardımcı olur.

Kuruluk

Tükürük salgısının azalması sebebiyle geceleri doğal olarak gerçekleşir. Özellikle geceleri ağzımız açık uyumamıza yol açan burun tıkanıklığına sebep olan burun şekil bozuklukları ve burun mukozası enfeksiyonları ağız kokusu sebepleridir. Tüm ağız kokusu hastalarının % 10′unda ağız dışı sebepler saptanmıştır. Diyabet, böbrek ve karaciğer hastalıklarında bayat balık kokusuna benzer bir koku oluşur. Kontrolsüz diyabet hastalarında asetona benzer koku, şeker komasının habercisidir. Yemek borusu ve kronik reflü hastalığı da ağzın kokmasına yol açar. Kan basıncı düzensizlikleri, psikiyatrik problemler, idrar yolu hastalıkları dolaylı olarak ağız kuruluğuna yol açar, sinüzit, geniz akıntısı, üst ve alt solunum yolu enfeksiyonları, akciğer apsesi ve kanseri, direkt olarak kötü nefes kokusu sebepleridir. Tütün ürünleri ve bunların yol açtığı periodontal hastalıklar da önemli sebepler arasında sayılmaktadır. Sjögren Hastalığı; göz ve ağız salgısında kurumayla birlikte seyreden tüm vücudu etkisi altına alan bir hastalıktır.

Yara ve Uçuk

Özellikle vücut direnci düşük ve viral enfeksiyon geçiren kişilerde ağız içinde aft ve dudak çevresinde uçuk, en sık rastlanan lezyonlardır. Glossodynia, ağızda ağrı ve hassasiyete neden olur. Özellikle vücut direnci düşük veya çeşitli sebeplerle antibiyotik kullanan hastalarda dilde beyazlaşma sonrasında kandida denilen kırmızı ve parlak mantarlar oluşur. Behçet ve AIDS gibi hastalıkların ilk bulgusu ağız içi ve çevresinde gözlenen uçuk ve tekrarlayan aftöz ülserlerdir. Aftlar, ağız içerisindeki yüzeysel ülserlerdir. Nedeni tam olarak anlaşılamasa da çeşitli hastalıklar, B12 ve demir gibi bazı vitamin ve minerallerin eksiliği ile bağlantılı bulunmuştur. Uçuk ise ağız çevresine meydana gelen herpes virüs enfeksiyonudur.

Diş Hastalıkları

Aşırı stresli, titiz ve hassas kişiler geceleri dişini sıkarak gıcırdatır. Bu durum giderek yıpranan, kırılan ve sonunda diş kayıplarına yol açan diş ve diş eti hastalıkları ile sonuçlanır. Bu sebeple bazen basit görülen, toplumda hassas ve sinirli olarak tanımlanan kişiler profesyonel yardım almadıkları takdirde yıpranmış kötü görünümlü dişler ve buna bağlı ek psikolojik bozukluklarla karşı karşıya kalırlar.

Diş Eti Hastalıkları

Genetik olup erken yaşta diş kayıplarına yol açabileceği gibi, tamamen diş ve ağız bakımına uyulmaması sonucu oluşan diş eti enfeksiyonu şeklinde de kendini gösterebilir. Kullanılan bazı ilaçlar diş etinde hipertrofi denilen büyüme ve uzamalara yol açabilirler. Hatta bazen kalıcı olabilen bu durum cerrahi müdahale gerektirebilir. Hamilelik, stres, tütün kullanımı, beslenme bozukluğu, diyabet, AIDS, lösemi, Behçet gibi sistemik hastalıklar, diş eti bozukluklarına yol açar. Löseminin bazen ilk bulgusu diş eti kanaması, uzaması ve genişlemesi şeklinde görülmektedir.

Dil Hastalıkları

Dildeki villüslerin aşırı büyümesi tüylü dil denilen görünümü ortaya çıkartır, ateş, antibiyotik tedavisi, peroxit içeren gargaralar en sık sebeplerdir. AIDS hastalığında tüylü görünümlü lökoplaki en tipik olanıdır. B12 ve demir eksikliğinde dilin üzerindeki papilla denilen çıkıntılar silinir ve dilde düzleşme meydana gelir. Kızıl hastalığında ilk belirti dilin aşırı kırmızı rengi olabilmekteyken, Kawazaki hastalığında ağaç çileği renkli görünüm karakteristik bir belirtidir. Pellegra; düze ve kırmız dil hastalığında gözlenirken; glossit olarak adlandırılan dil enfeksiyonunda ağrılı, hassas, kızarık ve şişmiş bir dille karşılaşırız. Ağrılı dil alerji, herpes simplex enfeksiyonları, tüberküloz, erken dönem sifiliz ve bağışıklık sistemi hastalıklarının belirtisi olabilmektedir.

İLGİLİ MAKALE

İçki Sersemliği

Uzm. Dr. Günnur ÖNARSLAN

Hocam Merhabalar; Sol elimin baş parmağında çok aşırı olmasa bile derimin içinde bir kaşıntı var. Gece yatmama ya da günlük hayatıma engel olmuyor anc... devamı