Hastalık ve mikropların tarihte önemli bir yeri hatta belirleyiciliği olmuştur. Birbirinden farklı yerlerde farklı hastalıklar ortaya çıkmış ve bazen toplumlar ve coğrafyalar başka yerlere hastalık göndermiş veya başka yerlerden deyim yerindeyse hastalık ithal etmişlerdir. Büyük salgınlar yeri gelmiş tairihte kırılma noktaları yaratabilmişlerdir. Bu da elbette ticaret başta olmak üzere nüfus hareketleriyle oluyordu. Hastalıkların yayılımı tarihte çok ciddi etkilere de sebep olmuştur. Bu hikayelerden belki de en ilgi çekici olanı gerek üç ayrı kıtanın insanlarını ilgilendirmesi, gerekse günümüz dünyasının şekillenmesine etkisi nedeniyle sarı hummanın  Amerika kıtasına gidiş hikayesidir. 
Amerika’nın keşfini ve istilasını takip eden 17. yüzyılda Avrupalılar yeni topraklarında çalıştıracak yeterli iş gücü bulamaz hale geldiler, zira beraberlerinde getirdikleri çiçek ve kızamık gibi Avrupalı mikroplar bunlara bağışıklığı olmayan yerli halkı kırıp geçirmekteydi. Çare bir başka sömürülen kıtadan, Afrika’dan köle ithal etmekte bulundu. Batı Afrika’dan gemiler dolusu köle, cebren Amerika’ya taşınmaya başlandı. Ancak bu insanlar beraberlerinde sarıhumma virüsü ve virüsü bulaştıran Aedes aegypti cinsi sivrisinekleri de getirdiler.
Amerika’da bir tek Afrikalıların sarı hummaya dayananıklı olması sonucu da daha da fazla köle Afrika’dan getirildi. Ölümcül bir tropikal hastalık olan sarı humma Amerika kıtasının siyasal tarihini etkilemiştir. 1802 yılında Karayiplerde İngilizlerle mücadele eden Napolyon orduları patlak veren sarı humma salgınıyla dağılmış ve Fransızlar bölgeyi genç ABD’ye terkedip çekilmiştir. Bu da Kıtadaki İngiliz egemenliğine de önemli bir dezavantaj oluşturmuştur. 1930 senesinde aşısı bulunana kadar Amerika, Afrika ve Avrupa’daki salgınlarda ciddi kayıplara neden olan sarı humma bu tarihten sonra etkisini yitirse de halen varlığını özellikle Afrika ülkelerinde devam ettiriyor.
Yeni Dünya’nın sarıhumma ile mücadelesi kıtanın siyasi tarihinin olduğu kadar mikropların sırrının çözüldüğü 19. ve 20. yüzyılların tıp tarihinin de belirleyicilerinden biri olmuştur.

Prof. Dr. Teksen ÇAMLIBEL

göğsümde kaşıntı,kızarıklık,su gibi sarı bir akıntı var.bunun nedeni nedir?... devamı