Sadakatsizlik sohbetlerin vazgeçilmez konusudur, ama sadık olmanın faydası da çoktur.

Cinsel sadakatsizlik, belki de insanoğlunun şiddetten sonra gelen en büyük takıntılarından biridir. Tiksiniriz, yine de buna dair her şeyi duymak isteriz ve bazıları buna direnemez. Yalan Rüzgarı’nı yıllarca televizyonlarda izleten ve Yunan mitolojisini 3 bin yıl boyunca canlı tutan şey budur.

Dünyevi ve destansı bu hikayelerde bize, başkalarıyla takılmanın duygusal ve toplumsal sonuçları hatırlatılır. Buna bir de dünyanın en büyük dinlerinden gelen kaş çatma eklenir. O zaman tek eşlilik neden bu kadar çok insan için bu kadar zordur?     

Belki de tek eşlilik insanlara doğal gelmez ve biyolojimiz bizi birden çok cinsel eş aramamıza eğilimli yapar. Konuyla ilgilenen kimi bilim insanları, neredeyse tüm hayvanların ömürlerinin tamamı boyunca tek eşli olmaktan yüzde 100 uzakta olduklarını söylüyorlar.

"Şimdiye dek tamamen ve kaderci bir şekilde tek eşli olarak tanımlayabildiğimiz tek hayvan, balıkların bağırsaklarında bulunan bir tenyadır" diyorlar. Bunun nedeni ise, erkek ve dişi tenyaların karın bölgesinde birleşmesi ve sonrasında bir daha ayrılmamasıdır.

İçlerinde insanların da olduğu diğer hayvanlar, elde edebildikleri en kaliteli eşi seçmekle kalmaz, aynı zamanda diğerlerini de elde ederek üreme başarılarını garantilemeye çalışırlar.

“Tek eşliliğin norm olarak algılandığı örnekler, genelde DNA testi yaptığınızda ve kimin kimle yattığını gördüğünüzde, devede kulak kalır" diyen bilim insanları, cinsel sadakat ile "sosyal tekeşlilik" arasında bir ayrım yapıyorlar. Birçok kuş gibi, yaşamları için bir eşe ihtiyaç duyan hayvanlarda bile, DNA testleri döllerin çoğu zaman çiftlerin erkek olanıyla ilişkili olmadığını açığa çıkarıyor.

Aynı şey insanlar için de geçerli. Doktorların kalıtımla geçen hastalıklar konusunda çocuklardaki riski belirlemek için genetik testler yaptıkları bir hastanede, örneklerin yaklaşık yüzde 10'unda çocuklar varsayılan babayla genetik olarak ilişkili değillerdi.

Ancak, cinsel sadakatin, doğal olmayışından ötürü imkansız veya hatalı bir şey olduğu sonucu da çıkarılamaz. Bilim insanları, sadece biraz çaba ve öğrenmek gerektirdiğini söylüyorlar. Ve ekliyorlar: "Biz insanlar yaşamımızın önemli bir bölümünü keman çalmak veya bilgisayarda yazmak gibi doğal olmayan şeyleri öğrenmekle geçiriyoruz."

Eğer sadakat bir beceri meselesi ise, o zaman neden kimisi yetenekli iken kimisi de berbat şekilde beceriksiz?

Uzun vadeli tek eşli bir ilişkiye giren ve sözlerini gerçekten tutan insanların ruh sağlığı açısından oldukça sağlıklı olma eğiliminde oldukları gözleniyor. Çünkü onlar, başkalarına zor gelen bir şeyi başarıyorlar.

Bazı araştırmacılar ise, erkek olduklarında çapkın da denen aldatan bazı kişilere "takipçiler" diyorlar. "Çok sayıda fetih gereksinimi duyuyorlar ve karşılarındaki kişileri fetih olarak algılıyorlar. Bunu çiftlerde rahatsızlık verici bir başka ilişki olarak değil de, bir bireydeki gelişim kusuru olarak görmek gerek. Bunlar çok farklı şeyler."

Klinik ifadelerle söylersek, takipçilerde çoğu zaman narsistik kişilik bozukluğu vardır. Şefkat ve ilgi için kıvranırlar, talep ederler, fakat aynı şekilde karşılık veremezler.

Takipçi olmayanlar da bir başkasına karşı savunmasız olabilirler, çünkü ilişkilerinde neyin olmadığının farkında değillerdir. Bir başka kadın veya erkeğin ilgisi kendilerine yöneldiğinde, birden kendilerini daha özel hissederler. Kendi ilk ilişkilerinde ise, artık özel olduklarını hissetmezler.

Diğerleri gerilimlerinin oldukça farkındadırlar ve ilişkilerinin dışında ne istiyorlarsa aktif olarak ararlar.

Meşhur orta yaş krizi aldatmayı tetikleyen bir diğer etken olabilir. Bu kriz sonucunda, her şeyi tam olarak tatmamış, belki de zamanından önce kendini ilişkiye bırakmış daha genç bir insan söz konusudur.

Sadakatsizlik üzerine ortalarda dolaşan bir dolu istatistik de güven uyandırıcı olmaktan uzaktır. Bazıları kadınların yüzde 50'si kadarının, erkeklerin yüzde 70'inin eşlerini aldattığını söylemektedir.

Daha gerçekçi görünen bir araştırmada ise, araştırılan kadınların yaklaşık yüzde 15'i, erkeklerin ise yüzde 22'si evlilerken eşlerinin yanı sıra başkası ile de cinsel ilişkiye girdiklerini söylediler. Erkeklerin sadakatsizliğe daha yatkın oldukları açıktır ve daha uzun yaşadıkça aldatma ihtimalleri de daha fazla artıyor. Yapılan bir araştırmaya göre, yaşları 50-59 arası olan erkeklerin yüzde 37'sinin evlilik dışı bir ilişkisi varken, yaşları 18-29 arası olan erkeklerde bu oran sadece yüzde 7 idi. Erkeklerin yüzdelik oranları yaş grupları yükseldikçe artmaktayken kadınlarda en sadakatsiz olanların yaşları 40-50 arasıda idi. Bu gruptan yaklaşık yüzde 20'si evlilik dışı ilişkileri olduğunu belirtirken, tüm diğer yaş gruplarında sadakatsizlik oranları yüzde 11 ila yüzde 15 arasında değişiklik gösterdi.

Bu araştırmalarda dikkate alınmayan şey, cinsel ilişki kurmanın yanında başka sadakatsizlik türleridir. Bir öpücük kaçamak sayılır mı? İnternette yabancılarla erotik konuşmalardan ne haber? Ya kucak kucağa dans?

Kimi araştırmacılara göre, "Sadakatsizlik, çiftlerden biri tek eşlilik sözünü tutmaktan gizlice vazgeçerse olur. Bu oldukça kapsayıcı bir tanımdır". Eğer eşiniz bunu aldatma olarak düşünürse o zaman muhtemelen öyledir. Ama eşinizi utandırabilecek şey sorun olmayabilir veya en azından hoş görebilir.

Sadakatsizliğin, tahmin edilenden daha büyük bir oranda yaşandığı sanılıyor. Çünkü sadakatsizlik tanımı son derece geniş ve hatta sınırları belirsiz bir tanımdır. Bu yüzden, örneğin bazı çiftler yatak odalarına üçüncü bir kişiyi getirmekten haz alırlar, buna rağmen hiç aldatmadıklarında ısrar ederler.

Sadakatsizlik istatistikleri ile ilgili diğer bir sorun, bardağın yüzde 22'sinin boş mu, yoksa yüzde 78'inin dolu mu olduğudur. Kesinlikle birçok kişi eşini aldatıyor. Ama çoğu insan, en azından bildiğimiz anlamda görünürde aldatmıyor.

Sadık olmak için dini ve kültürel geleneklerin müthiş baskısı ve intikam tehdidi yanında, sadakatin ödülleri de var.

Bilim insanları, "Ne tür bir sorun olursa olsun konuşarak, açık ve ahlaki bir şekilde davranarak elde edilen daha karmaşık mutluluk türleri var" diyorlar.

"Tek eşlilik esasen bir silahsızlanma anlaşmasıdır. Cinsel kıskançlığın varlığında, eğer eşim seçimlerinin önüne geçerek beni delirtmemeye kararlıysa, cinsel seçimlerimden bir kısmının önüne geçerek ben de eşimi cinsel kıskançlıkla deliye çevirmemeye çalışırım."

Evrimsel bir bakış açısından bakılırsa, bunun erkekler için de avantajları var. Her şeyden önce büyütmek için çok uğraştığınız çocuk biyolojik olarak sizin olur. İkinci olarak eğer ortalama bir adamsanız bir eşinizin olmasını garantilersiniz. Haremleri oluşturan sosyal gruplarda kümenin en üstünde yer alan erkekler tüm kadınları elde eder. Diğerlerinin ise, eli boş kalır. Oysa tek eşlilik erkek ve kadınları eşit şekilde dağıtır.

Ayrıca tek eşliliğin sıcak ve hoş yönleri de var. Eşler birlikte yaşlandıkça, tamamen güvendikleri birinin yanlarında olmasının huzurunu ve keyfini yaşarlar. Bu gerçek bir hazinedir.

İLGİLİ MAKALE

Boğaz yanması nedir