Tarihçesi: Kavernöz sinüs trombozu (CST), ilk olarak 1831’de Bright tarafından epidural ve subdural enfeksiyonların bir komplikasyonu olarak tarif edildi. CST, genelde paranazal sinüslerin veya yüz merkezinin bir enfeksiyonunun geç dönem bir k omplikasyonudur. Diğer nedenler, bakteremi, incinme ve kulak veya çene kemiği enfeksiyonlarını kapsar. CST, genelde yüksek oranda hastalık haline ve ölüme sebebiyete varan şiddetli seyreden bir süreçtir. Neyse ki CST’nin oluş sıklığı, etkin antimikrobiyal ilaçların ilerlemesiyle büyük oranda azaltıldı.    

Kavernöz sinüsler, sfenoid ve orta beyin damarları kadar yüz damarlarından (üst ve alt göz damaları yoluyla) gelen toplardamara ait kanı alır. Sırasıyla alt şakak kemiği sinüslerine, sonrasında iç boynun damarlarına ve üst şakak kemiği sinüsleri yoluyla kalınbağırsağa giden sinüslere boşaltırlar. Bu damarların karmaşık ağı, kapakçığı içermez; kan hakim basınç eğilimlerine bağlı olarak herhangi bir yönde akabilir.  Çünkü kavernöz sinüsler, bu dağıtım yoluyla kanı alırlar; burnun, bademciklerin ve göz çukurunun içinde olduğu yüzdeki enfeksiyonlar, bu yolla kolayca yayılabilir.

Çevreleyen sempatik kan damarları ağı ile iç şahdamarı, kavernöz sinüs yoluyla geçer. Üçüncü, dördüncü ve altıncı kafatası sinirleri, sinüsün yan duvarlarına ilişiktir. Beşinci kafatası sinirinin göz ve çene kemiği bölümleri, bu duvarda gömülüdür (1. Şekle bakınız). 

Toplardamarların, atar damarların, sinirlerin, beyin zarlarının ve paranazal sinüslerin bu yan yana bulunması, CST’nin özgün sebeplerini arama yerine ve varlığına işarettir. 

Staphylococcus aureus, tüm enfeksiyonların yaklaşık olarak %70’ine tekabül eder. Streptococcus pneumoniae, gram-negatif basil ve havasız yerde yaşayabilenlerde görülebilir. Mantar, daha az yaygın hastalık sebebidir ve Aspergillus ile Rhizopus türlerini içerebilir.

Hastalığın Görülme Sıklığı:

  • Amerika Birleşik Devletleri’nde: CST’nin oluşması, tıp dünyasında sadece birkaç yüz vaka bildirimi ile her zaman düşük olmuştur. Vakaların çoğunluğu, modern antibiyotik çağdan önceki tarihlere denk gelmektedir. Bir tıp dergisindeki araştırmaya göre 1940-1988 yılları arasında sadece 88 vaka bulmuştur.

Ölüm Oranı/Hastalık Oranı: Etkin antimikrobiyal ilaçların ilerlemesinden önce CST’den kaynaklanan ölüm oranı, %100’dü. Tipik olarak ölümler, kan zehirlenmesinden veya merkezi sinir sistemi enfeksiyonundan dolayı gerçekleşiyordu. Yoğun araştırmalar sayesinde ölüm oranı, şimdi %3’ten daha azdır. Ancak hastalık oranı, halen yüksektir ve tam bir iyileşme nadir görülür. Hastaların kabaca altıda biri, bir dereceye kadar görme hasarına sahiptir ve yarısında ise kafatası sinir bozuklukları vardır.

Irk: Belli bir eğilim yoktur.

Cinsiyet: Belli bir eğilim yoktur.

Yaş: Tüm yaş grupları, ortalama 22 yaşla, etkilenmektedir.

Yard. Doç. Dr. H. İlker İPEKDAL

Posterior fossada beyin sapı ve serebellar oluşumlar normal morfoloji ve sinyal yapısındadır. 4. ventrikül, bazal sisternalar normal genişliktedir. ... devamı