Tanı

Herpes enfeksiyonunda klinik görünüm o kadar tipiktir ki genellikle herhangi bir teste gerek olmaz. Ancak tanı kesin değilse ki bu daha çok genital herpeste söz konusu olur. O bölgeden bir örnek alınarak laboratuvara gönderilir. Laboratuvar testleri için ya şüphelenilen örnek alınarak mikroskopta incelenir veya kültür yapılır, ya da kan alınarak virüse karşı antikor varlığı araştırılır. Kan testleri aktif enfeksiyon olmasa da kişinin HSV’yi taşıyıp taşımadığını anlamak için de kullanılır.

Nedir?

HSV’nin 2 alt tipi vardır;

HSV 1; ağız ve dudak etrafındaki enfeksiyona neden olurken HSV 2 ise daha çok genital herpesten sorumludur.

Daha çok dudak bölgesinde belirti veren HSV-1 ile karşılaşma genellikle çocukluk döneminde olur. Genital herpes ise gençlerin hastalığıdır. Çoğu enfeksiyon genellikle belirti vermeden sessiz olarak geçer. Bu durumda HSV’nin varlığı genellikle kanda özel testlerle gösterilebilir.

HSV ile karşılaşanların ancak %1′inde ilk enfeksiyon çok gürültülü, ağır geçer. İlk karşılaşmadan sonra genellikle sessiz olarak sinir düğümlerine yerleşen virüs, vücut direncinin veya lokal direncin düştüğü durumlarda (grip, adet dönemi, stres, zayıflama diyeti, yorgunluk, aşırı güneşte veya soğukta kalma, deri kuruluğu, vb.) enfeksiyonun ilk girmiş olduğu bölgede alevlenmeye neden olur. Solunum damlacıklarıyla, aktif uçuktaki içi su dolu kabarcıkların temasıyla veya aktif hastalık olmadan virüsü içeren tükürük veya genital salgılarla temas sonucu bulaşır. Kuluçka dönemi 3-12 gündür.

Risk Faktörleri

Genital herpes (genital uçuk) için bilinen risk faktörleri arasında hayat boyu cinsel ilişkide bulunulan partner sayısı, cinsel olarak aktif olunan süre (yıl olarak), erkek eş cinselliği, kadın cinsiyet, daha önce cinsel yolla bulaşan hastalık geçirmiş olmak sayılabilir.

Belirti ve Bulgular

İlk enfeksiyon (genellikle belirtisiz olmakla birlikte) daha çok çocukluk veya gençlik döneminde görülür. Yüksek ateş, halsizlik, boğaz ağrısı, bölgesel lenf bezlerinde şişme ile başlar; bunu takiben ağız içinde ve/veya boğazda üzeri sarı beyaz zarla kaplı, etrafı kızarık, çok sayıda, ağrılı aft benzeri yaralar ortaya çıkar. Bu yaraların ortaya çıkardığı yutma güçlüğü sorunu özellikle çocuklar için çok sıkıntılıdır. Daha çok ağız içinde görülen bu küçük yaralar yüzün herhangi bir yerinde de oluşabilir. Yüz bölgesinde ortaya çıkarsa, içi su dolu küçük kabartılar şeklinde görülür. Ateş 3-5 günde kaybolurken yaraların tamamen iyileşmesi 2-3 haftayı bulabilir.

Uçuğun daha sık rastladığımız şekli ise enfeksiyonun daha önce girdiği bölgede tekrarlamasıdır. Bu da çoğunlukla dudak üzerinde ve/veya etrafında batma, yanma hissini takiben beliren kızarık zeminde “gruplaşmış içi su dolu kabarıklıklar” şeklindedir. Bu karakteristik oluşumlar 2-4 gün içinde patlayarak üzeri sarı bir kabukla kaplanır. Kabukların dökülüp kaybolması ise 7-8 günde gerçekleşir. İlk enfeksiyonda görülebilen ateş, lenf bezi şişmesi gibi belirtilerle tekrarlayan enfeksiyonda pek rastlanmaz.

Toplumun önemli bir kısmı çocukluk döneminde bu HSV-1 ile karşılaşmış olmasına rağmen herkeste uçuk görülmez. Uçuk, dudak ve ağız etrafı dışında kalçada (kadınlarda), sakal bölgesinde, parmakta, gözde, özellikle güreşçilerde boyun ve kollarda görülebilir. Bu alışılmamış yerleşimler arasında göz bölgesi, körlük ile sonuçlanabilme olasılığı nedeniyle en önemlisidir. Göz etrafında uçuk benzeri lezyonlar görülüyorsa görme ile ilgili şikayet yoksa bile mutlaka göz hekimine başvurulmalıdır.

Genital herpeste de tıpkı diğer formlar gibi ilk enfeksiyon en gürültülüdür; ateş, kas ağrısı, halsizlik, kasık lenf bezlerinde şişme olur. Ancak özellikle tanısal özellik taşıyan içi su dolu kabarcıklar veya minik yaralar olmadığı için tanı koymakta güçlük olabilir. Hastaların yaklaşık yarısı ise hiç belirti vermeden ilk enfeksiyonu geçirir. Enfeksiyonun tekrarlayan ataklarında genital herpesteki lezyonlar dudak etrafındaki lezyonlara çok benzer “gruplaşmış içi su dolu kabartılar” şeklindedir. Bunlar birkaç gün içinde yaraya dönüşerek özellikle idrar yaparken güçlük yaratabilirler. Tekrarlayan enfeksiyonlar kadınlarda erkeklere göre daha yaygın ve şiddetli seyreder.

Tedavisi

Dudak ve ağız etrafında görülen çoğu uçuk tedavi gerektirmeden iyileşir. Antiviral etkili kremler, özellikle hastalığın belirtilerinin ilk başladığı dönemde 4-5 saat aralıklarla lokal olarak sürüldüğünde uçuğun daha hafif belirtilerle ve daha kısa sürede iyileştiği görülmektedir. Ayrıca dudak çatlamasını önleyen güneşten koruyucu içeren dudak kremleri de alevlenme riskini azaltmak ve dudakları yumuşatmak için kullanılmalıdır. Sürülerek uygulanan ilaçlar uçuğun tekrarlamasına engel olamamaktadır. Çok sık ve şiddetli uçuk sorunu olan kişilerde ağızdan alınan antiviral ilaçlarla baskılama tedavisi yapılabilir.

Uçuk öyküsü bulunan kişilerde diş ameliyatlarından veya yüzü soymaya yönelik estetik girişimlerden 24 saat önce ağızdan alınan antiviral ilaçlarla koruyucu tedavi başlanmalıdır.

Genital herpes tedavisi ağızdan alınan antiviral ilaçlarla yapılmalıdır. Yılda 6 ataktan fazla oluyorsa 6-12 ay süreyle her gün antiviral tedavinin alındığı “baskılayıcı tedavi” kullanılabilir.

Korunma

Dudağında uçuğu olanların öpüşmekten kaçınması, bardaklarını veya rujlarını başkalarıyla paylaşmamaları önerilir. Genital herpesi olduğunu bilen kişilerin hastalığın öncü belirtileri veya yaralar varken (aktif dönemde) cinsel ilişkiden kaçınmaları önerilmelidir. Ayrıca bu kişilerin yeni veya enfekte olmayan cinsel partnerleriyle temasta prezervatif kullanmaları özendirilmelidir. Genital herpesi olduğunu bilen doğurganlık çağındaki kadınlar, kadın-doğum doktorlarını bu konuda bilgilendirmeleri konusunda uyarılmalıdır.

Op. Dr. Aytuğ ALTUNDAĞ

Boğazımda ve dudak kenarlarında uçuk denilen intihap oluyor bunun sebebi ve çözüm yolu nedir .... devamı