İsrailli araştırmacılar ergenlikte veya yetişkinlikte geçirilen kızamığın, bağışıklık sistemini etkileyebildiğine ve vücudu Hoçkin hastalığına daha açık hale getirdiğine inanıyoruz, diyorlar.

Necef’teki Ben-Gurion Üniversitesiyle Soroka Üniversitesi Tıp Merkezi araştırmacıları, ilk kez Hoçkin lenfomalı hastalarda kızamık virüsünün izini buldular.

Hoçkin lenfoma lenf bezlerinde nadir görülen bir kanser türüdür. Daha çok 15-35 yaş gurubu insanlarda görülür. Türkiye’de de nispeten yaygın olan Hoçkin lenfoma hastalığında tedavi şansı yüzde 70’tir.

İsrailli araştırmacılar, elde ettikleri bulguları saygın tıp dergisi İngiliz Kanser Dergisi’nde yayımladılar.

“Araştırmamızda, kızamık virüsünün varlığını saptamak için Hoçkinli hastaların dokularına bakmaya karar verdik ve hastaların yüzde 54’ünde kızamık virüsüne rastladık,” diyor araştırmacılar.

Araştırmacılar, bu sonucun kızamık virüsünün Hoçkin Hastalığına yol açtığı anlamına gelmediğini, ama kızamık virüsünün bağışıklık sisteminde, vücudu Hoçkin hastalığına daha açık hale getirecek bir değişikliğe yol açtığını düşünüyor.

“Bir nedensellik ilişkisi bulmaya çalıştık. Bunun için de hastalıkta kızamık virüsünün mekanizmasını anlamaya çalıştık. Kızamığın kanserojen etkisi bilinmiyor, ama özellikle üçüncü dünya ülkelerinde ölümcül bir virüs olduğunu biliyoruz. Bağışıklık sisteminin baskılanmasına yol açıyor. Hücrenin kanserli hücreye dönüşmesini tetikleyen mekanizma bu şekilde işliyor olabilir.”

Araştırmacılar “Hala çok temel aşamada. Paniğe hiç gerek yok,” diye de ekliyor.

Rahim kanserine yol açabilen papilloma virüsü, karaciğer kanserine yol açabilen hepatit B virüsü, nazofaringeal kansere yol açabilen Epstein-Barr virüsü (EBV) gibi istisnaların dışında çoğu kansere virüsler yol açmaz.

On yıllar boyunca infeksiyoz mononükleozda (öpüşme hastalığı) payı olan EBV’yle Hoçkin lenfoma arasında bir bağlantı olduğu biliniyordu, ama nedensellik bağlantısı henüz kurulamadı.

“İnfeksiyöz mononükleoz geçiren hastaların, Hoçkin lenfomaya yakalanma riskinin 5 kat yüksek olduğu biliniyor, ama bu kesinlikle her EBV olan Hoçkin lenfoma olacak demek değil. Bir neden sonuç ilişkisi olduğunu söylemiyoruz. Sadece ergenlikte veya yetişkinlikte geçirilen kızamığın bağışıklık sistemi üzerinde etkisi olabileceğini ve bunun da vücudu Hoçkin lenfomaya daha açık hale getirebileceğini söylüyoruz.”

Araştırmalar, bir onkologun Kudüs’teki Sağlık Bakanlığı kanser kayıt bölümünde bir yıl geçirmesiyle projenin başladığını belirtiyor. Doktorlar 15-16 yaşında kızamık geçiren kızların, yetişkinlikte Hoçkine yakalanma riskinin belirgin biçimde yüksek olduğu, genç yetişkinlerde Hoçkin hastalığında artış gözlendiği ve İsrail’de her 3-7 yılda bir kızamık salgınları olduğunu fark ettiler. Bunların salgınların en büyüklerinden biri de 1982 yılında yaşandı. 8 bin kişi kızamık olmuştu. Araştırmacılar, ilginç bir şeklide, 5-6 yaşlarında geçirilen kızamığın Hoçkin’e karşı koruyucu etkisi olduğunu gördüler. Ergenlikte ya da yetişkinlikte geçirilen kızamıksa, bir risk faktörü.

“Şimdi birçok olasılığı değerlendiriyoruz. Bunlardan biri de, daha ileri yaşlarda geçirilen kızamık -normal zaman 1-5 yaş arasıdır- Hoçkine yakalanma riski artıyor,” diyor bir araştırmacı.

Ekibin ulaştığı sonuçlar kızamığın Hoçkin hastalığına yol açtığını göstermese de, araştırmacılar bebeklik çağında kızamık aşısını öneriyor.

İsrail’de ve Batı’da 1967 yılından beri kızamık aşısı var. Kızamık aşısı yaptıranların sayısının yüksek olduğu İsveç gibi ülkelerde, Hoçkin sıklığında azalma görülüyor.

Araştırmacılar “Kızamık virüsüyle hastalık arasındaki bağlantıyı netleştirmeye çalışıyoruz. Her durumda, elde edilen sonuçlar, yetkililerin aşı konusunda duyarlı olmaları gerektiğini ve belki çocuklukta ikinci doz olasılığını incelemeleri gerektiğini gösteriyor,” deyip ekliyorlar:

“Şimdiki uygulamada, 9 aylıkken tek doz aşı var. Bazı ülkelerde 7-12 yaş arasında ikinci doz yapılıyor. Bizce bu gerekli, çünkü aşının etkisi zamanla azalıyor. Eğer genç nüfusun aşılanmasına karşı kızamık vakaları artıyorsa, o zaman ya aslında gerektiği kadar aşı uygulaması yok demektir ya da belirli bir süreden sonra aşının etkisi azalmıştır. Bu yüzden ikinci doz bir zorunluluk. Bazı İskandinav ülkelerinde, 12 yaşında ikinci doz uygulaması var, bu ülkelerde Hoçkin’in düştüğünü görüyoruz.”

Bilim insanları, şimdi virüsün Hoçkin’le bağlantı olarak etkisini saptamaya çalışıyor. Hoçkin nadir görülen bir kanser olduğundan, ekip, hastalarından biyopsi alacak Philadelphia’dan bir araştırmacıyla işbirliğine gidiyor.

Doç. Dr. Semih ÖZKAN

Merhaba Hocam, Yakın sırada bir kız arkadaşımla cinsel ilişki yaşadık. Bu ilişki hem oral hem anal oldu. Onda da hiv virüsü daha önceden yoktu bende d... devamı