Fibroidler,  en yaygın iyi huylu rahim tümörleridir. Bunlar, doğurganlık yaşındaki kadınların %20’sinde ve 35 yaş üzeri kadınların %50’sinde bulunur. Rahmi kaplayan koruyucu dokuda bulundukları yerlere göre, intramural (duvar içi) ve subserosal olmak üzere ikiye ayrılır. Subserosal fibroidler genelde doğurganlığın kaybolmasına neden olmaz ama şiddetli ağrıya yol açabilir. Koruyucu doku altı ve duvar içi fibroidler nadiren doğurganlığa engel olur. Daha yaygın olarak ikincil hamilelik kayıplarına yol açar. Fibroidi olan kadınların %10’unda fetüsün yanlış durması, kemik erimesi, erken doğum, zarın erken yırtılması, bebeğin küçük olması ya da rahim içi genişlemesinin sınırlı olması, kanama ve ağrı gibi diğer hamilelik sorunları meydana gelir. Fibroidi olan hastalar ayrıca sezaryen doğum riskiyle de karşı karşıyadır. Fibroidler östrojene bağımlı tümörler olmalarına rağmen, hastaların %70 ila %80’inde boyutlarında değişiklik saptanmamıştır.

Fibroidler nedeniyle ikincil kısırlığı olan hastalarda bunlar başlangıçta ilaçlarla tedavi edilir. Rahim damarı kapatma (UAE) doğum sonrası kanamaları tedavi etmek için 1970’lerden beri kullanılıyor ama fibroid tedavisi için oldukça yeni bir seçenek. Damar içi görüntüler rehberliğinde rahim damarlarına ilaç verilerek fibroidlere kan akışı yavaşlatılır, böylece hücre kangreni oluşur ve sonunda lifli tümörlerin küçülmesi sağlanır. Bu işlem sonucunda ortaya çıkabilecek sorunlarsa damar içi görüntülemeyle (anjiyografi) ilgili sorunlar (karında kan pıhtılaşması), adet düzensizliği, başarısız erken doğum, organ delinmesi, enfeksiyon ve doku kangrenidir. Bu işlemden sonra meydana gelen çok sayıda hamilelik bildirilmiş olmasına rağmen, UAE sonrasında doğurganlık derecesi miyomektomiye kıyasla korunuyor.

Fransa’da yapılan bir çalışma, UAE tedavisinin hamileliliğin devamlılığı üzerindeki etkilerini inceledi. Üzerinde çalışılan 31 hastadan dördünün daha önce rahmi ameliyatla alınmış (hiserektomi), geriye kalan 27 hastadan 25’inin tamamının normal adet gördüğü kayıt altına alınmıştı. Bu 25 hastanın 10’u (%40’ı) hamile kaldı. Hamile kalan 10 kişiden 4’ü (%14) hamileliğin ilk 3 aylık döneminde kendi isteğiyle hamileliğini sonlandırdı. Geri kalan hamilelikler dönem sonuna kadar herhangi bir sorun olmaksızın devam etti. Bu çalışma, kanamalar için UAE tedavisi gören hastaların normal adet döngüsünün devam edeceğini ve bu hastaların gelecekte de doğurgan kalabileceğini ortaya koyuyor. Bu veriler, UAE tedavisinin, doğurganlık ve hamilelik üzerinde olumsuz bir etkisi olmadığını gösteriyor.

Kadınların hamile kalabilmesi ve doğum işleminin gerçekleşmesi konusunun değerlendirildiği yayınlanmış ilk çalışmalardan birisi, UAE nedeniyle radyasyona maruz kalma sonucu histerektomi (rahmin alınması), erken menopoz ve kısırlıkla ilgili küçük riskler bulunmasına rağmen, UAE tedavisinde bu risklerin miyomektomiden daha az olduğunu gösteriyor.

UAE sonrası başarılı hamileliklerle ilgili pek çok vaka rapor edilmiştir. Bununla beraber çok sayıda sorunlu hamilelikler de bildirilmiştir. Bir makalede araştırmacılar, kendilerine 50 UAE sonrası hamilelik vakası bildirildiğini ifade ediyorlar ve şu sorunlardan bahsediyorlar: Doğumda bebeğin yanlış durması %17, düşük kilolu doğum %17, sezaryen %56, erken doğum %28 ve doğum sonrası kanama %13. Bir başka çalışmada aynı yazarlar UAE tedavisi sonrası hamilelik sonuçlarıyla laparoskoik miyomektomi sonuçlarını kıyasladılar. UAE sonrası 53 hamilelikle laparoskopik miyomektomi sonrası 139 hamilelik vakası karşılaştırıldı. UAE’yle tedavi edilen hastalarda erken doğum oranının 6 kat, bebeğin yanlış durması oranınınsa 4 kat daha fazla olduğu tespit edildi.  UAE grubunda rastgele kürtaj ve doğum sonrası kanama oranları diğer gruba göre daha yüksek olsa da bu fark istatiksel olarak önemli sayılabilecek kadar fazla değil.

UAE tedavisinden sonra hamileliğin mümkün olduğunu gösteren ve gittikçe gelişen bir literatür olmasına rağmen, bu tedavinin geleneksel tedavilere göre daha iyi faydalar sağladığına dair yeteri kadar kanıt yoktur. Doğurganlıklarını korumak isteyen hastalar için UAE tedavisinin güvenli olup olmadığı hususunda çelişkiler bulunuyor. Amerikan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanlığı Okulu (ACOG) Fikir Komitesi’nin 2004 yılında açıkladığı bir görüş şöyle diyor: “Doğurganlıklarını gelecekte de korumak isteyen kadınlar için UAE’nin güvenli olup olmadığı konusunda yeterli kanıta sahip değiliz. Bu konudaki çalışmalar sürmektedir.” Doğurganlıklarını korumak isteyen hastalar için miyomektomi hala standart bir tedavi olarak görülüyor. UAE tedavisinin doğurganlık ve hamilelik üzerindeki etkilerinin daha fazla araştırılması gerekiyor. Bu teknik, bu aşamada ancak doğurganlığını korumak istemekle birlikte hasta için başka yöntemlerin uygun olmadığı durumlarda uygulanmalıdır.