Çocukların bebeklikten itibaren içlerinde taşıdıkları en büyük korku, bir gün anne babalarının kendilerini terk edeceği ve bir daha geri gelmeyeceği korkusudur. Çocuğun bu korkusunu yenmek için, ebeveynlerin çocuğa sürekli yanında olduklarını ve onu asla bırakmayacaklarını telkin etmeleri gerekir. Bu konuda bırakılacak bir boşluk, bu korkunun çocuklarda çok büyük bir kaygıya dönüşmesine neden olabilmektedir. Kaybetme korkusu, küçük çocuklarda ölüm şeklinde düşünülmez. Çünkü ölüm onlar için soyut bir kavramdır ve ancak 7 yaşından sonra gerçek anlamını kazanmaya başlar. Bu nedenle ebeveynlerinin öleceğini değil, gideceğini ve dönmeyeceğini düşünürler. 

Çocukların bu korkularını yenmelerinde telkin önemli olmakla birlikte, tek başına yeterli değildir. Bunu tavır ve davranışla da göstermek, çocuğa hissettirmek gerekir. Örneğin anne ya da baba bir yere gittikleri zaman, döneceklerini söyledikleri zamanda geri dönmelidirler. Bu davranış, çocukta anne babası bir yere gitse bile dönecekleri güvenini yaratır ve terk edilme korkusunu yenmesini sağlar. Çocuklarda 7 yaşından itibaren anne babanın öleceği korkusu gelişmeye başlar. Bu çocuklardaki soyutlama kavramının geliştiğinin de bir göstergesidir. Artık ölüm çocuk için soyut bir kavram olmaktan çıkar, ebeveynlerinin ölebileceğini düşünür. Anne ve baba, çocuğa uygun bir dille ölmeyeceklerini, birlikte bir hayat geçireceklerini anlatmaları gerekir.

Uzm. Dr. Henri Griladze

Bir hastada manik depresif major depresyon sanrisal bozukluk donemsel olarak teshis edilebilir mi tesekkurler... devamı