Cumhuriyet Üniversitesi (CÜ) Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İzzet Tandoğan, kalp hastalıklarının tedavisinde hekimlerin ''ameliyat mı, stent mi, yoksa ilaç tedavisi mi?'' uygulanacağı konusunda bir ikilem yaşadığını belirterek, şikayeti olmayan bir hastada ilaç tedavisinin daha mantıklı olacağını, şikayeti olan bir hastada ise damar tıkanıklığının şekline ve tıkalı damar sayısına göre ameliyat ya da stent seçimi yapılması gerektiğini bildirdi.

Aynı zamanda Türk Kardiyoloji Derneği Aritmi Çalışma Grubu Başkanı olan Prof. Dr. Tandoğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kalp hastalıklarının, çağın en fazla görülen ve en ölümcül hastalıklarının başında geldiğini söyledi.

Çağımızda kalbi besleyen damarlar olan koroner arterlerin hastalığına ve tıkanmasına bağlı ölümlerin tüm ölümler arasında en sık görülenleri olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tandoğan, ''Dolayısıyla tedavi yaklaşımlarımız da bu ölümleri önlemeye yöneliktir ve yapılan araştırmalar sonucunda bu tedavi yaklaşımlarımız her geçen gün gelişerek ilerlemektedir'' dedi.

Kalp hastalıklarının tedavi yöntemlerine değinen Prof. Dr. Tandoğan, şöyle konuştu:

''Koroner arter hastalıklarının tedavisinde ilaç tedavisi yanında ilaç tedavisine ek olarak koroner arter darlığının stent ile açılması ya da darlığın olduğu damara bypass ameliyatı yapılarak kan akımının sağlanması şeklinde değişik tedavi yaklaşımlarımız mevcuttur. Bugün koroner arter hastaları ve bir dereceye kadar da hekimler için en önemli karar, koroner arter hastalığı olan bir hastaya hangi tedavinin uygulanması gerektiğidir. Bir dereceye kadar da hekimler için diyorum, zira bu konuda yapılan çalışmalarla beraber bilgi birikimimiz de her geçen gün artmaktadır. En önemli noktalardan birisi hastanın şikayetlerini kendisinin değerlendirebilmesi ve tedavi konusunda hekimi yönlendirebilmesidir.''

Koroner bypass ameliyatının ve koroner stent implantasyonu işleminin Türkiye'de başarıyla uygulandığını ifade eden Tandoğan, şunları söyledi:

''1980'li yıllarda ülkemizde ameliyat yapabilecek merkezlerin sayısı çok az iken hastaneye ulaşmayı başarabilmiş tüm hastalara koroner bypass ameliyatı uyguluyorduk. 1990'lı yıllarda ise koroner balonlar ve hemen ardından sonuçları daha iyi olan koroner stentlerin kullanıma sunulması ile beraber tedavi yaklaşımlarımız hızla değişmeye başladı. O dönemde hekimler tıkalı buldukları tüm koroner damarları mümkünse açma eğilimine girdiler. Fakat yapılan işlem sayısı ve buna bağlı olarak bilgi birikimimiz arttıkça koroner arter hastalarında daima ameliyat ya da koroner stent kullanarak tedavi etmenin sonuçlarının da her zaman ilaç tedavisinden daha üstün olmadığını gördük. Hatta bazı durumlarda bu tedavilerin zararlarının olabileceğini bile saptadık. Eskiden kapalı bulduğumuz her damarı açma eğilimi gösterirken şimdi hastanın bu damarının açılmasından fayda görüp görmeyeceğimizi tartışır duruma geldik.''

İlaç tedavisi mi, stent mi, yoksa ameliyat mı?

Kalp hastalıklarının tedavisinde hekimlerin ''ameliyat mı, stent mi, yoksa ilaç tedavisi mi?'' uygulayacağı konusunda bir ikilem, bir kararsızlık yaşadığını belirten Tandoğan, hastanın rahatsızlığının durumuna göre en uygun tedavi yönteminin seçilmesi gerektiğini vurguladı.

Tandoğan, şunları kaydetti:

''Doğal olarak tüm hastalar ilaç tedavisi yönünde görüş bildirecektir. Kalbin beslenmesini sağlayan 3 koroner arterde tıkanıklık olması ve ilaveten ana koroner arterde de tıkanıklık olması durumunda tedavi tartışmasız bypass ameliyatıdır. Bunun dışındaki durumlarda ise hekim bilimsel veriler ışığında yapılacak işlemlerin fayda zarar oranlarını hastaya anlatmalı ve hastanın bu konudaki kararı tedaviyi belirlemelidir. Tabi bir hastanın buna net cevap verebilmesi de her zaman mümkün olmamaktadır, zira bir entelektüel birikim gerektirir. Bu kararda hastanın şikayetlerinin belirlenmesi çok ama çok önem taşır. Maalesef kalp hastalarında, özellikle de kalp krizi geçirenlerde hastalığını inkar etmek, şikayetleri başka nedenlere bağlamak gibi bir yaklaşım olduğu da gerçektir. Hekim ve hasta yakınlarının bu hususu dikkate almaları gerekir. Şikayeti olmayan bir hastada ilaç tedavisi daha mantıklı olacaktır. Şikayeti olan bir hastada ise damar tıkanıklığının şekline ve tıkalı damar sayısına göre ameliyat ya da stent seçimi yapılmalıdır. Daha önce kalp krizi geçirmiş ve kalbi hasarlanış insanlarda bypass ameliyatının sonuçları stent işleminin sonuçlarına göre daha iyidir. Bazı durumlarda ise hastanın şikayeti olmasa bile ameliyat kaçınılmazdır. Bu konuda hekimler arasında da görüş farklılıklarının olabileceği de unutulmamalıdır. Son zamanlarda bazı televizyon kanallarında yayımlanan, değişik bitkisel karışımlarla damar tıkanıklıklarını açtığını iddia eden ve hiçbir bilimsel değeri olmayan tedavi yaklaşımlarına ise itibar edilmemelidir.''

Hastalar, rahatsızlıklarını kalp krizi geçirince fark ediyor

İnsanların çoğu zaman kalp rahatsızlarının farkına, kalp krizi geçirdikten sonra vardığını ifade eden Tandoğan, ''En önemli yaklaşımımız hastanın şikayetlerinin ne olduğu. Bundan 10 yıl önce kalp krizi geçirmiş ve 'kesinlikle ameliyat olman gerekli' dediğim bir hasta, ameliyatı kabul etmeyen bir hasta, bugün hala kontrollere gelebiliyor ve herhangi bir yakınması da, herhangi bir rahatsızlığı da yok. Biz bu hastaya 10 yıl önce bypass ameliyatı yapmış olsaydık, daha iyi bir sonuç alabilir miydik? Zannetmiyorum. O yüzden hastanın entelektüel birikimine göre, aile yapısına göre, şikayetlerini iyi tanımlaması ve buna göre hekimine tedavinin belirlenmesi konusunda yardımcı olması gerekir'' ifadelerini kulandı.

Kalp hastalarında var olan şikayetleri önemsememek, inkar etmek veya başka nedenlere bağlamak gibi birtakım yaklaşımlar olduğuna da dikkati çeken Tandoğan, hastaların ve hekimlerin tedavi sürecinde bir ikilem yaşadığını belirtti.

Prof. Dr. İzzet Tandoğan, ''Aslında bu olay sadece hastaların yaşadığı bir ikilem, bir çelişki değil, hekimler arasında da çelişkiler var. Belki bu hekimlerin yaşamış olduğu çelişkiler de bazen hastaları ikileme düşürüyor. Bir hekimin 'stent takalım' kararına başka bir hekim 'ameliyat daha iyi sonuç verebilir' gibi bir yaklaşımlarda bulunabiliyor. Bu da hastanın kararlarını etkiliyor ve kafa karışıklığının artmasına neden olabiliyor. Elimizde birtakım bilimsel veriler var, bu bilimsel veriler de bize net olarak 'şu hastada ameliyat, şu hastada stent, şu hastada ilaç tedavisi yapılmalıdır, bu kesindir' diyemiyor tabii, ama bizi büyük ölçüde yönlendirebiliyor'' diye konuştu.

Prof. Dr. Atilla BİTİGEN

Hocam öncelikle saygilar.sabah saatlerinde göğüs az midede ve her iki kola şiddetli bir gaz ağrısı gibi bir ağrı başladı ...5 saat sonra hastane acil ... devamı